27 Ağustos 2014 Çarşamba
– NİLGÜN ATAR- turizmhaberleri.com
FARKINDALIĞA YOLCULUK SOHBETLERİ-6-
Türkiye Sakatlar Derneği’nin ABGEM ile yürüttüğü Farkındalığa Yolculuk başlıklı AB Hibeli projenin kapanış toplantısında; turizm sektöründe hiç gündeme getirilmeyen işaret dili konusunu enine boyuna konuşma fırsatı bulduk. Şimdi söz sırası İsmail Tekin’de.. Yabancı dil öğretmenliğinden Profesyonel Turist Rehberliğine geçen ve rehberlikte tam 44 yıla ulaşan İsmal Tekin ile yaptığımız röportajda işaret dili eğitiminin sektördeki büyük eksikliğine, yaşanan sorunlara ve neler yapılması gerektiğine kadar pek çok detaya indik.
Farkındalığa Yolculuk Projesi destekçilerinden Isparta Ortopedik Engelliler Derneği OEDER Başkanı Ramazan Erdoğan ile yaptığımız röportajda; işaret dili eğitimi konusunda ülkenin tamamında büyük bir ihtiyaç olduğuna özellikle turizm, sağlık, hukuk olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarda bu eksikliğe dikkat çekmişti.
İşte Türkiye’de işaret dilini bilen tek Profesyonel Turist Rehberi İsmail Tekin ile sohbetimizden önemli başlıklar:
Önce işaret dili öğrenmeye nasıl başladınız diye sormak istiyorum
Askerlikten döndükten sonra Bakanlığın emriyle Muğla’ya atandım. Yatağan ilçesinde görev aldım. Orada işitme engelli kişileri gördüm ve yeteri kadar irdeledim. 92 yılından beri işaret dilini kullanıyorum. Bizim ailemizde eşim, ben, oğlum, kızım işaret dilini bilir, herhangi bir engelli yok bizde ama hiç kimsenin de yarına güvencesi yok, yarın engelli olabiliriz, bunu düşünmek gerekiyor.
Türkiye’de işaret dili bilen tek rehber olduğunuzu söylüyorsunuz.. Bu ülkemiz açısından büyük bir eksiklik değil mi?
Ne yazık ki Türkiye’de 12.700 rehberden bahsediliyor ama işaret dilini bilen tek rehber var o da benim. Halbuki Türkiye de yıllar önce olması, en azından 200-300 rehberin işaret dilini çok iyi bilmesi gerekiyor. Kaldı ki her memleketin kendine özgü işaret dili var. Osmanlı işaret dili zaman içinde Hollanda tarafından alınmış, kendilerine adapte ettirilmiş ve daha sonra bu işaret dilini biz yarattık ortaya çıkarmışlardır. Osmanlı her ne kadar kötülense de Osmanlıyı Osmanlı yapan sosyal konularda öncü olmasıdır. Osmanlı döneminde işaret dili okullarının açılması bunun en güzel örneğidir. . Kesinlikle alfabetik kuralları vardır. Halen Hollanda dili ile kıyaslama yapabildiğim için bunu çok rahatlıkla görüyorum ve diyorlar ki “sen Türk’sün zaten bu işi biliyorsun ” .. Bu çok acı..
Diyelim ki yurtdışından işitme engelli bir grup geldi ve işaret dili bilen rehber istediler.. Ne yapılıyor bu durumda?
Bununla ilgili en acı deneyi geçen hafta yaşadık. ABD den Türkiye’ye işitme engelliler grubunu getirmek üzere ön araştırmayı desteklemek ve ön araştırmayı Türkiye’de irdelemek, belli bir noktaya getirmek için öğretmenler grubu Ankara’ya geldi. Türkiye’de işaret dilini konuşan, bilen bir turist rehberinin olmadığını gördüler. İstanbul’da da bulamadılar. Çok büyük eksiklik. Her devletin kendine özgü bir işaret dili var. Bugün İngilizce işaret dilini bilseniz bile Amerikan işaret dilini kullanamazsınız ya da Alman işaret dili gibi. Bu farklılıklardan dolayı bana telefon eden kişi şunları söyledi: “Bakanlığa giderek sordum ancak bir iki tercüman alın gidin ” dediler. Fakat yola çıktığımda bana ceza vereceklermiş çünkü işaret dilini bilen rehber olmadığını söylüyorlar. Türkiye’de bu tur için bakanlıktan işaret dilini bilen rehber bulmalarını söylediğimde “Hayır veremem ” dediklerini anlattı. Durum budur.
Üniversitelerdeki rehberlik bölümlerine işaret dilinin dahil edilmesi için bir çalışma var mı?
İşaret dili eğitimi turizm bölümlerinde yok, eksiklik var bu noktada.. Ben Antalya Rehberler Odası ARO’da 4 sene önce bir kurs açtım, ikincisini rehberler ilgi duymadığı için yapamadık. Azize Kahraman Halk Eğitim Merkezinde 3 dönem kurs açtım, Spor il Müdürlüğü’nde bir dönem kurs açtık, katılımcılara belgelerini verdik. . 128 saatlik çalışmaydı bunlar. Bakanlığın bu konuda yeteri kadar çalışması yok. Ben 3200-3300 kelime biliyorum ama bakanlığın çalışmalarına baktığınızda 600-800 kelimede kalıyor, yetersiz…1-2-3-4 basamağı bitiren bir kimse yok. Burdur, Sivas, İstanbul’da açılıyor, hepsi çok yetersiz, sadece bir dönem eğitim veriliyor, o kadar.. Biz Antalya’da dahi o kadar değişik birbirinden farklı işaret dili kullanan gençlerle karşılaşıyoruz ki aynı işareti 5 farklı şekilde kullanılıyorlar. Biz bunları birleştime çabasındayız. Bu durumu bir de Türkiye genelinde düşünün..
İşaret dili eğitimleri Hastanelerde de olmalı değil mi?
Antalya’da 4 hastaneye gittim, personelin işaret dili eğitimi için ama ilgilenen olmadı. Olumlu bir yanıt bulamadım ve üzüldüm. İnsanlar araştırma ve öğrenmeye yönelik değiller. Üniversite’de öğretelim diye konuştuk. Akdeniz Üniversitesi APGEM Koordinatörü ” mutlaka işbirliği yapalım ” dedi. Ayrıca Türkiye Sakatlar Derneği Antalya Şubesi Başkanı da eğitim konusunda sıcak baktığını belirtti. Farkındalığa Yolculuk Projesinin faydası bu oldu. Güzel köprüler kuruldu.
Avrupa’daki işitme engellilerden kimse Türkiye’ye gelmiyor. Çünkü muhatap yok. İşaret dilini bilen rehber yok. Geçenlerde Litvanya’dan gelen bir turist grubuna eşlik ettim, bir hafta Antalya’yı anlattım. Tüm masraflarını ödeyerek oradan getirdikleri rehberi geri gönderdiler. “Sen git biz rehberimizi bulduk. ” Dediler. Litvanya’daki bu profesör, Üniversitede İşitme Engelliler Fakültesinde görev yapıyor. Kendisi de işitme engelli ama henüz Türkiye’de böyle bir üniversiteden bahsedilemiyor.
Peki neler öneriyorsunuz adım adım yol haritası çıkaracak olursak… TUREB, TURSAB, Rehber Odaları, Bakanlık, Üniversitelere düşen görevler nedir?
Bence her üniversitenin rehberlik bölümü dışında kesinlikle turist rehberliği bölümünde işaret dilinin ders olması gerekiyor , diller konusunda Seçmeli olabilir. Ama bence esas çözüm okullarımızda başlamalı, 6.ncı sınıfta genç çocuklar hızlı öğrenirler.
Turist Rehberleri Birliği TUREB’in işaret dili eğitimine yönelik çalışmaları ya da projeleri var mı? Neler yapmalı TUREB olarak?
Konuyu ele alıp değerlendirmeli, projelendirerek Bakanlıkla görüşmesi gerekiyor. İşaret dili eğitimini 4 bölümde arkadaşlara öğreteceğiz, sertifikalarını vereceğiz demesi gerekiyor. Bizim kokartlarımızın üstünde işaret dili yazmaz. Yok böyle bir şey.. Macar Alman Fransız işaret dili şeklinde belirtilmesi lazım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na düşen görevler nedir?
Bütün rehber kuruluşlarının bu konuda ön çalışma yapıp sonuçlarını Bakanlığa bildirmesi gerekiyor. Bakanlık Türkiye’de kaç tane işitme engelli dilini bilen rehber olduğunu bilmesi lazım. Kaç dilde kaç personel var. Bu soruların yanıtlarının açık ve net şekilde ortaya konması gerekiyor ki; engelli turizminden bahsedebilelim. Örneğin yakın zamanda Amerika’dan gelen grubun büyük sıkıntı yaşadığına tanık olduğumuzu anlattım size.
TÜRSAB’ın Engelli turizmine yönelik bir çalışması olmadığını görüyoruz. Yurtdışından ülkemize gelecek engelli konukların potansiyeli dikkate alındığında artık bu konuda harekete geçme zamanı gelmedi mi?
İşitme engelli bir kişinin Türkiye’de tatil yapması için yanında sağlıklı bir kişinin beraber olması zorunluluğu var. Ve bunlara devlet katkısı çok büyük. Türkiye’ye gelirken sıradan turist grubuna dahil değil. Bakanlık ödediği için 1 haftalık ücretleri bile 5 bin Euro’nun üzerinde. Ben otelciler veya seyahat acentalarının bu konuda neden daha farklı düşünmediklerini , farkındalık içine girmediklerini görünce üzülüyorum. 159 euro’ya herşey dahil turist getireceğine, haftalığı 5 bin Euro’ya engelli turist getir. Az olsun öz olsun.
Turizme adım atan bütün seyahat acentaları yurtdışı turizm fuarlarında ” bizim işaret dili ve İşitme engelliler konusunda çalışmalarımız var, Türkiye’ye gelin ” demeleri stand açmaları gerekiyor ama yapmıyorlar. Kolayı tercih ediyorlar. Oysa engelli turizmden bahsediyorsak güçlü işbirliği içinde olmamız lazım. Bu çalışmaların çoğalması gerekiyor.
Peki Otel çalışanlarına işaret dili eğitimi konusunu AKTOB ile görüştünüz mü?
Otellerde en az 10 çalışanın işaret dilini bilmesi lazım. Bu konuda AKTOB’a gittim. ” Yerinizi hazırlayın, öğretmeninizi bulun, biz adamlarımızı size getirelim ” dediler. Bakış açısı böyle olunca faaliyet de yapılamıyor doğal olarak. Artık hep birlikte engelli turizmini konuşmalıyız ve oteller de bu alanda yapılması gerekenlere hazırlamalı kendilerini…Engelsiz turizm hedefi Türkiye’nin geleceği olmalıdır.
Kaynak: turizmhaberleri.com