16 Şubat 2015 Pazartesi
– turizmhaberleri.com/haber merkezi
“Yeni Türsab Yasasının Sundukları” başlığı ile yazılı açıklamada bulunan Turist Rehberleri Birliği TUREB Yönetim Kurulu; “Yeni hazırlanan bir taslak hali hazırda mevcut yasalardaki mevzuata aykırılık gösteremez. Ben yaptım oldu mantığı hukuki olarak geçerli değildir.” ifadelerine yer verdi.
Yeniden tanımlanan transfer faaliyetlerinin tarifesiz hizmet sayılması, yerli turistlere rehber zorunluluğunun ortadan kaldırılması, rehber zorunluluğunun müze ve ören yerlerine indirgenmesi gibi değişikliklerin rehberlik mesleği açısından kabul edilemez olduğuna dikkat çekilen açıklamanın tamamı şöyle:
“Yeni Türsab Yasasının Sundukları”
Turizm sektörünün köklü bir kurumu olan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB), mevzuatlarının güncellenmesi gereğinden bahisle; 1618 sayılı yasada değişiklikler yapılması adına yeni yasanın son şekline evrilecek olan “taslağı”, muhatap olan diğer meslek kuruluşlarına gönderilmiş durumdadır.
Yeni yasanın düzenlediği konuların başında grupların yeniden tanımının yapıldığı, transfer faaliyetinin “tarifesiz hizmet” sayılması maddelerinden tutun da; yerli turistlere rehber zorunluluğunu ortadan kaldıran, rehber zorunluluğunu sadece yabancı turistler ile müze ve ören yerlerine indirgeyen bir dizi değişiklikler yer almaktadır. Yine “tur operatörü” olan ve olmayan farkını yaratmaya çalışan ve acente araçlarına diğer taşımacıların alması zorunlu olan birçok belgeden muafiyet sağlayan garip değişiklikler de mevcuttur.
Acente araçlarının kontrolünü engelleyen bu değişiklikler kanunlaşırsa, zaten bıçak sırtında yürüyen turizm faaliyetlerinin dibe vurmasına, niteliksiz araçları sırf düşük maliyetleri nedeniyle turlarında kullanmaktan çekinmeyen acenteler eliyle her an yaşanabilecek bir faciaya hazır olunmalıdır.
Yıllarca kendi insanımızın dışlandığını, her türlü turistik tesislerde ikinci sınıf muameleye tabii tutulduğunu eleştiren bir kurum bu defa en can alıcı yerinden yurttaşlarımıza “sen rehbersiz tur yapmaya layıksın ” demeye çalışmaktadır.
Türsab başkanının genel kurullarında dediği; “… Rehberler bizim memurumuz; biz onların işvereniyiz. Biz haddimizi biliriz, bilmeyene de bildiririz…” cümlesindeki tehdit artık yasalaşma yoluna girmiştir.
Çıkarma niyeti taşıdıkları yasal düzenleme ile acentelerin çıkarlarının savunulduğu iddia edilse de sektörde yer alan acenteciler dışındaki on binlerce aktörün ve hizmet üreticisinin yasal durumları hiç mi hiç göz önüne alınmamıştır. Ülkemizin ederinin altındaki pazarlama ve fiyatlandırması sorununu kurumsal açıdan çözme yerine; son derece seçici, sadece günü kurtaracak, ancak kısa ve orta vadede hizmet kalitesini dönüşü olmayacak derecede niteliksizleştirecek bu adımları baştan kabul etmemiz mümkün değildir.
Hukuk dilinde; çıkartılacak olan yasalar aynı alanda etkin olan diğer yasalarla çelişemez.
Yeni hazırlanan bir taslak hali hazırda mevcut yasalardaki mevzuata aykırılık gösteremez. Ben yaptım oldu mantığı hukuki olarak geçerli değildir.
Rehberlerle işçi-işveren-tedarikçi vb ilişkileri bulunan acentecilerin, Rehberlik Meslek Yasasının çıkması ile birlikte en yüksek perdeden dile getirdikleri eleştiri; “Parasını verdiğimiz rehberler bizi denetleyemez…” olmuştur. Rehberlerle, onların meslek örgütleriyle turistik ürünlerin çeşitlendirilmesi, yeni rota ve ülkelerin veya yörelerin keşfi ya da fark yaratabilecek yenilik arayışları içinde olmaları gerekirken, çözüm-risk ortağı bulunan rehberlerimizi şark mantığıyla “parasını verdiğim adamlar” kategorisine sokmaya çalışmaları son derece üzücüdür.
Acenteci olmanın koşulları TÜRSAB’a ve Bakanlığa yatırılacak yasal ücretlerden ibarettir. Oysa turist rehberi olmak için okunan üniversiteler, alınan eğitimler, meşakkatli çalışma koşulları herkesin malumudur. Yıllardan beri acentelerin müşteri memnuniyetlerinin sebebi olan meslektaşlarımızın ve acentelerin sundukları hizmetler içinde en belirleyici hizmet olan rehberlik mesleğinin bu denli küçük görülmesi ve bunun yasa taslağına konulmasının tarafımızdan kabulü söz konusu olamaz.
Turizm sektörü bir hizmet sektörüdür. Kalifiye insan emeği olmadan salt sermaye ve yatırım faktörleri ile turizm faaliyetleri açıklanamaz.
Rehber kullanımını yıllarca ucuza pazarlanan Türkiye Turizminin bir gider kalemi olarak görüp, bu yanlış pazarlama mantığını değiştirmek yerine “rehber kullanımını” ve insan emeğini bu yanlış ve hakkaniyetsiz hesapların içinde olumsuz bir etmen olarak görmek, asla kabul edilemez.
Ayrıca, yukarıda bahsettiğimiz maddeler yasalaştığı anda, üniversitelerin Rehberlik Bölümlerinden mezun binlerce gencin ekmeği ve emeği ile oynanmış olacaktır. Yerli turistlere ve 11 kişiden az gruplara rehber verilmeyecekse anlatımı kim yapacaktır? Konunun uzmanı olmayan, devlet tarafından denetlenemeyen, kalifiyesiz ya da kim olduğu, nasıl anlattığı bilinmeyen yabancı uyruklulara mı turistler teslim edilecektir? Hukuka, emeğe, devlet çıkarlarına da son derece aykırı -rehberlik ile ilgili – maddeleri kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Turizm kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TUREB Yönetim Kurulu
Kaynak: turizmhaberleri.com