💧SULAK ALANLAR ile ilgili araştırma inceleme ve gözlem gezisine katılan;
🌳Söke Lise TEMA gruplarına,
🌳ADÜ Söke Genç TEMA
🌳ADÜ Aydın Genç TEMA
🌳TEMA Aydın İl Temsilciliğine,
🌳TEMA Söke İlçe Temsilciliğine,
🌳TEMA Kuşadası Davutlar ve Güzelçamlı Mahalle Sorumlulukları ile ekiplerine ,
🌳Mezun TEMA Sorumluluklarına ve
🌳EKODOSD Başkanlığına ortaklık ve işbirlikleri için teşekkür ederiz.
🌳Doğanbey Rum Köyü,
💧B.Menderes Deltası
🌳Güllübahçe,
💧Karina,
🌳Miletos,
💧Bafa Gölü
SULAK ALANLAR denildiğinde:
Alçak gelgitte derinliği altı metreyi aşmayan deniz suyu alanlarını da kapsamak üzere, doğal ya da yapay, sürekli ya da geçici, durgun ya da akar, tatlı, acı ya da tuzlu bütün sular ile bataklık, sazlık, ıslak çayır ve turbalıklar akla gelir ve bu özellikleri taşıyan bölgeler SULAK ALAN diye nitelendirilir.
Yeryüzünün en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip ekosistemlerdir.
Sulak Alanlar, tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir.
Pek çok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar yalnız bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmektedir.
Doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yönünden diğer ekosistemler içinde önemli ve farklı bir yere sahiptirler.
Dünya nüfusunun dörtte biri bugün suya çok güç koşullarda ulaşmaktadır. 2025 yılında dünyada her üç kişiden ikisi kuraklıkla karşı karşıya kalabilecektir.
SULAK ALANLARIMIZIN YARARLARI
1. Yeraltı suyu reşarjı ve deşarjı, taşkın kontrolü, taban suyunun dengelenmesi gibi işlemleri ile bulundukları bölgenin su rejiminin dengelenmesine katkı sağlarlar.
2. Bulundukları çevrenin nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzere iklim elemanları üzerine olumlu etki yaparlar.
3. Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ve besin maddelerini kullanarak suyu temizlerler. Özellikle suların yoğun olduğu sulak alanlar, atık sulardaki organik ve inorganik maddelerin arıtılmasında önemli rol oynarlar.
4. Tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir.
5. Sulak alanlar yüz binlerce yıllık doğal süreçler sonucu meydana gelmiş ve ortama karakterize olmuş zengin bitki ve hayvan türleri ile yoğun organizma koleksiyonuna sahip yeryüzünün en önemli genetik rezervuarlardır.
6. Sulak alanlar başta balıkçılık olmak üzere, hayvancılık, saz kesimi ve rekreasyonel faaliyetlere sağladığı imkânlar nedeniyle yüksek bir ekonomik değere sahip olup, bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar.
Bütün bu özellikler; sulak alanların mutlak surette gelecek için korunması gerekli alanlar olduğunu ortaya koymuştur.
Sulak alanlar, farklı insan kullanımları nedeniyle tehdit altındadır.
Tür kaybına ve habitat tahribatına yol açan faktörler:
•Sulak alanları besleyen kaynaklar üzerine baraj inşa edilmesi, yönlerinin değiştirilmesi ve sistemden aşırı miktarda su alınması.
•Tarımsal, evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanan kirlenme sonucu su kalitesinin bozulması;
•Tarımsal alanlar ve yerleşim bölgeleri açmak amacıyla sulak alanların kurutulması ve doldurulması.
•Yasadışı ve aşırı balık avlanması;
•Kuşların, sürüngenlerin ve bunların yavrularının yasadışı olarak avlanması veya yumurtalarının toplanması.
•Aşırı otlatma.
•Su bitkilerinin sökülmesi sazların yakılması ve kontrolsüz saz kesimi.
•Lagünlerin yavru balık yetiştirme alanları olarak kullanılması.
•Yabancı türlerin ortama katılması.
•İkincil konut ve turizm;
•Sedimantasyon.
Toplam 457 kuş türünün bulunduğu ülkemizdeki sulak alanlar özellikle göçmen türler için yaşamsal öneme sahiptir. Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının asıl nedeni; Batı Palearktik Bölgedeki kuş göç yollarından en önemli ikisinin Türkiye üzerinden geçmesidir.
Şu ana kadar yapılan çalışmalar neticesinde ülkemizde toplam büyüklüğü 2.000.000 hektarı aşkın (2.155.045 ha) 135 adet Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan bulunmaktadır. Bunun dışında Uluslararası kriterleri sağlamayan 500’ü aşkın sulak alan olduğu tahmin edilmektedir.
Sözleşme listesine uluslararası öneme sahip 135 sulak alanımızdan Kayseri’deki Sultan Sazlığı, Balıkesir’deki Manyas (Kuş) Gölü, Kırşehir’deki Seyfe Gölü, Mersin’deki Göksu Deltası Adana’daki Akyatan Lagünü, Samsun’daki Kızılırmak Deltası, Bursa’daki Uluabat Gölü, İzmir’deki Gediz Deltası, Burdur Gölü, Konya’daki Kızören Obruğu ile Meke Gölü olmak üzere 12 alanımız dâhil.
Türkiye sulak alanlarında saz, kamış, hasırotu gibi bitkiler geniş topluluklar oluştururlar. Ayrıca su yüzeyini kaplayan nilüfer gibi bitkilerin yanısıra derin olmayan göllerde yetişen ördek mercimeği, ördek otu, su mercimeği gibi su altı bitkilerine rastlanır.
Türkiye’deki balık türü sayısı 472’dir ve bunların 50’si tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda, tatlısu balıklarından 26 familyaya bağlı 192 tür belirlenmiştir. Sulak alanlarımızda en yaygın bulunan türler; alabalık, turna, sazan, karabalık, kefal, kızılkanat, sudak, tatlısu levreği’dir.
Kuş göç yolları üzerinde bulunması sebebiyle, Türkiye pek çok kuş türü için anahtar ülke konumundadır. Ülkemizde yaklaşık 457 kuş türü olduğu bilinmektedir. Leylek, flamingo, kaşıkçı, uzunbacak, kılıçgaga, turna ile balıkçıllar ve ördekler Türkiye’nin sulak alanlarında yaygın olarak görülmekte olan sukuşu türleridir.
Bu bilgiler ışığında diliyoruz ki:
Herkes SULAK ALANLARDAKİ KÜLTÜREL ve BİYOLOJİK ZENGİNLİĞİMİZE SAHİP ÇIKMALIDIR!
Sibel Kocaman
#umutyeşertiyoruz
TEMA Vakfı Kuşadası Türkmen Mahalle Sorumlusu