4 yaşında Büyükada’ya taşınmasıyla başladı deniz tutkusu. 14 yaşında edindiği zıpkınla denize dalıp balık yakalarken denizin dibindeki güzelliğin farkına vardı…
1970′li yıllardaki teknoloji yetersizliği bu tutkusunu yaşamasına engel olmadı. Gece dalabilmek için sirke şişesinden fener yaptı, dalış elbisesi alabilmek için ev telefonunu sattı, daha derinlere dalabilmek için zar zor bulduğu ikinci el bir tüp kullanmaya başladı.
Deniz ve Büyükada onun vazgeçilmezleri oldu. Büyükada’dan 1 gün bile ayrılsa yıllarca gitmemiş gibi hissediyor, bir an önce geri dönmek istiyordu. Büyükada onun için, yalınayak gezebildiği tek yerdi.
Seneler geçip de balık avlamak için gelen teknelerin sayısı ve büyüklüğü artınca çok sevdiği deniz hızla kirlenmeye başladı. Bir gün deniz dibinde kayaya takılan kocaman bir ağ ve bunun yol açtığı kirliliği gördü. Balıklar bu ağa takılıp ölüyor ve naylon ağ yüzyıllar boyunca yok olmuyordu.
O günden sonra hayatını denizin dibindeki ağları temizlemeye adadı. Artık, denizi temizledikçe duyduğu manevi hazzı başka hiçbir şeyden alamıyor ve ömrünün sonuna kadar elinden geldiğince denizi ağlardan kurtarmaya devam edecek…
Kaynak: TRT Haber