27 Ekim 2014 Pazartesi
– Şehmus KARTAL-turizmhaberlericom/ Batman
Kültür Uzmanı- Araştırmacı Yazar
KADİM BİR İNANIŞ EZİDİLER (YEZİDİLER)
Yeryüzündeki bütün dini inanışlar iki kutsal nehir arasında kalan Mezopotamya nın mümbit (bereketli) toprakları içinde filizlenerek ortaya çıktığı bilinen bir gerçektir. Geçmişten geleceğe yeryüzünde ortaya çıkmış dini inanışlar konusunda yapılan araştırmalar sonrası bu konuda yazılan tarihi kitaplar incelendiğinde, insanların dinlere olan bağlılıkları ve bu bağlılığın temelinde yatan inanışları hakkında verilen bilgilerde hep manevi anlamda duyguların tatmin olması ve ruhların huzur bulması için insanların durmadan dinlerin peşinde koştuğunu görmekteyiz. Çünkü insanın fizyolojik yapısı maddi ve manevi olarak iki temel unsurdan oluşmuştur. İnsanın gerçek manada huzur bulması bu iki temel unsurun dayanağı olan duyguların tatmin olmasına bağlıdır.
İnsanoğlunun yaradılışından beri devam etmekte olan maddi ve manevi anlamdaki duygularının tatmin olması ve huzura kavuşması için uğrunda yaptığı koşuşturma neticesinde yeryüzünde geçmişten geleceğe belki de binlerle ifade dilen ve karmaşıklığından şüphe edilmeyen dini anlayış ortaya çıkmıştır. Ancak bu karmaşık ve akılla izahı mümkün olmayan dini inanışlara bağlanan geçmişteki insanlar zamanla yok olunca dinlerde kendiliğinden tarihin karanlık sayfaları arasında yok olup gitmişlerdir. Demek ki dinlerin yeryüzünde kalıcı olmaları için onlara bağlanan insanların var olması ve nesillerini kesintisiz devam ettirmeleri gerekmektedir. Çünkü insanlar ve dini inanışlar birbirlerini tamamlayan iki unsurdur. Biri olmayınca diğeri de olmaz. Bu anlamda olaya baktığımızda, semavi dinler olarak bildiğimiz Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan başka Mezopotamya çıkışlı olan en kadim inanç sistemlerinden biri konumunda olan Ezidilik veya Yezidilik diye tanımlanan dini bir inanış karşımıza çıkmaktadır. Çünkü halen tarihin derinliklerinden gelen ve bu dini inanışlara mensup olan insanların mevcut olduğunu ve soylarını kesintisiz devam ettirerek aramızda birlikte yaşadığımızı görüyoruz.
Evet, Ezidi veya Yezidi diye tanımlanan bu inanç sistemine mensup olan insanlar, sayıca az oldukları ve hepsinin de bir arada ve birbirine yakın belirli bir coğrafi bölgede yaşamadıkları için seslerini fazlaca duyuramamışlardır. Dünyada uluslararası anlamda fazla tanınmayan ve bilinmeyen bu inanç sistemine mensup insanlar da kendilerini yeterince tanıtmadıkları için dünyada bunlar hakkında fazla bilgi sahibi olan çok az insan bulunmaktadır.
Oysa günümüzden binlerce yıl öncesinden beri Ortadoğu da yer alan ülkelerin toprakları üzerinde bir mozayık gibi serpiştirilmiş bir vaziyette bulunan Ezidiler ve bağlı oldukları inanç sistemleriyle birlikte uzun bir zamandan beri sükûnet içinde varlıklarını ve işlevselliklerini sürdürmektedirler. Ayrıca bu inanç sistemine bağlı olan Ezidiler ile diğer dinlere mensup insanlar, uzun yıllardan beri birlikte kardeşçe yaşamlarını sürdürmektedirler. Ezidilerin anavatanı Kuzey Irak Kürdistan bölgesi içinde yer alan Şengal Dağı ve çevresindeki coğrafi bölgedir. Ancak etnik köken itibariyle Kürt olan Ezidiler, günümüzde Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Kuzey Irak Federal Kürt Bölgesinde, Suriye ve Ermenistan da yaşamakta olup çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa ülkelerine de göç eden birçok Ezidi bulunmaktadır.
Ortadoğu coğrafyasında uzun yıllardan beri dini kisve altında süre gelen kargaşa ve buna bağlı ortaya çıkan savaşlar nedeniyle Ezidiler de hedef noktası haline gelmiştir. Bundan dolayı Ezidiler de diğer etnik topluluklar gibi zorunlu olarak yerinden yurdundan ayrılıp bütün gayrimenkul varlıklarını da geride bırakarak dünyanın başka coğrafyalarına bazen normal yollardan bazen de kaçak olarak göç etmişlerdir. Elde mevcut Ezidi kaynaklarına göre, şu anda Kuzey Irak Federe Kürt Bölgesi nde 1 milyon, Suriye de 15-20 bin, Türkiye de 5-6 bin, Avrupa da yaklaşık 450 bin olmak üzere bütün dünyada toplam 1,5 milyon civarında Ezidi yaşadığı bildirilmektedir. Avrupa daki Ezidi nüfusun büyük çoğunluğu ise Türkiye den Avrupa ya göç etmiş olanlardır.
Dolayısıyla Avrupa daki Ezidilerin hemen tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Dünyadaki toplam Ezidi nüfusun yarısından fazlası Kuzey Irak Kürt Bölgesi içinde yer alan Şengal Dağı çevresi, Ninova ve Duhok ta yaşamaktadırlar. Ezidi nüfusun tamamı etnik Kürt kökenli olmaları nedeniyle hemen hemen tümü Kürtçe dilinin Kurmanca lehçesinin Botan şivesini kullanarak konuşuyorlar. Ancak bulundukları ülkenin eğitim sistemi içinde asimile olanlar ise Arapça, Türkçe ve diğer dilleri de konuşuyorlar.
Ezidilerin bağlı oldukları inanç sistemi İslami inanç sisteminden ayrı olarak çok farklı bir anlayışa sahiptir. Ezidiler ezidi dininin kurucusu ve peygamberi olarak Şeyh Adi bin Musafir isimli bir zatı tanımaktadırlar. Bu zat 1072 yılında Baalbek te doğmuş olup aile kökeni Hakkarilidir. Ezidi inanç sistemini kuran Şeyh Adi Irak ın kuzeyinde Musul kentine yakın bir yerde olan ve iki dağ arasında bir coğrafi bölgede yer alan Laleş Vadisi ndeki eski bir manastırda Ezidi inanç sistemini yaymıştır. Şeyh Adi bu eski manastırı dergah haline getirmiş ve burada birçok mürit yetiştirmiştir. Şeyh Adi ayrıca bu manastır çatısı altında Ezidilerin onunla amel etmesi için Mishefa Reş (Kara Kitap) isimli bir kitap yazmıştır. Ezidiler tarafından ittifakla kabul edilen ve Kürtçe yazılmış olan bu kitap Ezidilere göre dünyanın en eski kutsal kitabı olarak kabul edilmektedir.
Bu kitapta Yezidiler Şeytan anlayışını kötülük tanrısı olarak kabul ederler. Tavus Kuşu ise melekler kralı olarak kabul edilir ve Melek Tavus olarak Ezidilerde apayrı bir yeri vardır. Ezidiler, şeytan’ın yerine ikame ettikleri Melek Tavus’a tanrısal nitelikler atfederler. Peygamber olarak kabul ettikleri Şeyh Adi 1162 yılında ölünce cenazesi Laleş teki tapınakta gömülmüş olup bu tarihten sonra Laleş Tapınağı bütün Ezidiler için kutsal bir mekan haline gelmiştir. Laleş Vadisindeki tapınakta gömülü olan Şeyh Adi türbesi Ezidiler tarafından kutsal olarak kabul edildiği için her yıl Ekim ayının ikinci haftasına denk gelen günlerde bütün dünyadaki Ezidiler tarafından burası ziyaret edilmekte ve Ezidi inancına göre burayı ziyaret eden herkes hacı olmaktadır.
İlimiz Batman Beşiri ilçesine bağlı 20’ye yakın Ezidi köylerinde uzun yıllardan beri Ezidiler yaşadığı için bu sempatik, hoşgörülü ve cana yakın insanlarla yakından tanışıklığımız vardır. Bu vatandaşlarımızın bizlerden farklı olarak sahip oldukları inanç sistemi ve bu sisteme ait olan gelenek ve göreneklerle kültürel yaşam biçimi hakkında oldukça bilgi sahibi olduğumuzu rahatlıkla bildirmek istiyorum.
Biz Müslümanlar olarak İslam Dininin bizlere emrettiği İman ve İslam şartlarını yerine getirme konusunda ne kadar mecburiyet hissediyorsak, Ezidiler bu şartları tanımadıkları için yerine getirmek gibi bir mecburiyetleri de yoktur. Ancak yaşam kültürleri içinde belirli mevsimlerde birkaç gün oruç tutma ve bayram kutlamaları yapma gibi adetleri mevcuttur. Yöremizdeki Ezidiler, Müslüman vatandaşlarımızla birlikte huzur ve sükûnet içinde yaşamaktadırlar. Yöremizdeki Ezidiler de Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlıktan kaynaklı bütün hak ve hukukuna sahip oldukları için bulundukları yerde bulunan ve şahıs mülkiyeti olan gayrimenkullerini Müslüman vatandaşlarımız gibi diledikleri şekilde özgürce kullanmaktadırlar. Ülkemizdeki Ezidiler de diğer ülkelerdeki Ezidiler gibi her yıl belirtilen tarihlerde hacı olmak için Kuzey Irak taki kutsal Laleş Mekanını ziyaret etmeye giderler. Buradaki büyük Ezidi buluşmasına katılırlar. Ezidilerin Laleş kutsal mekandaki bu buluşması adeta bayram havasında geçmektedir. Peygamber olarak kabul ettikleri Şeyh Adi nin türbesine yaptıkları hac ziyareti, onlar için dini bir görevi ifa etmek adına çok önemlidir. Türbenin ziyaret töreni sırasında Şeyh Adi nin sandukasına 3 kez yüz süren hacı olarak ayrılır buradan.
Ezidiler, Laleş’teki kutsal mekanda bulunan Şeyh Adi türbesinin hemen yanındaki pınardan akan suya zemzem suyu diyorlar. Bu sudan içerek çocuklarını vaftiz ediyorlar. Laleş’teki kutsal mekanı ziyaret etmeye gelen Ezidiler, dini duygularını tatmin etmek adına burada kaldıkları bir haftalık süre içinde her sabah seher vaktinde uyanarak güneşin ilk ışıkları vadiye vurur vurmaz, yüzlerini güneşe çevirip eski şaman inancına benzer bir vaziyette güneşe taparak dua etmeye başlarlar. Onlar için güneş hayat kaynağı olarak değerlendirilir ve insanlar için en büyük gücün, güneş olduğuna inanıldığı için güneşe dönerek ibadetlerini gerçekleştiriyorlar. Daha sonra Şeyh Adi nin türbesinin kapısında sıraya girerek türbeyi ziyaret etmek için beklemeye başlarlar.
Mezopotamya nın kadim inanç sistemlerinden biri olan Ezidilik, buradaki diğer semavi dinlerin felsefelerinden ve uygulama alışkanlıklarından birer parça alarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Hristiyanlıktan vaftiz ve İsa nın yeniden doğacağı inancını, Şamanizm den dans ve zikir törenlerini, Zerdüştlükten ateşin kutsallığını, İslamiyet ten hac, oruç, namaz, sünnet ve kurbanı aldıklarını söylerler.
Aslında Ezidiler ve Ezidi inanışı ile ilgili kültürel yaşamları hakkında söylenecek ve yazılacak daha çok şey var. Şeytanla ilgili inançları, Meleki Tavus dedikleri Tavus Kuşu ile ilgili söylemleri, Müslümanlardan ayrı olarak yedikleri ve içtikleri, Bayram seyran törenleri ve bir bütün olarak yaşam tarzları içinde yer alan kültür anlayışları yöremizde adeta bir mozaik gibi ortada durmaktadır. Ezidilerin inanışlarına şöyle birkaç örnek verilebilir:
Günde üç defa güneşe dönerek ibadet ederler.
Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler.
Kara Çarşamba denilen bayramları vardır.
Melek Tavus’un yaratıldığı gün, Çarşamba günüdür.
Dünya sonsuzdur, dünyayı yaratan tanrı onu asla yıkmaz.
Tabiatın korunması ve doğaya saygıyı benimserler.
İlk iki insanın yaratıldığı gün Çarşamba günüdür.
Şeytan’ın adını telaffuz etmek haramdır.
Şeytan’ın adını anımsatan kelimeleri anmak haramdır.
Yezidi doğmayanlar sonradan Yezidi olmalarına izin verilmez.
Yezidi olmayana kız verilmez. (Yezidi kız ile Müslüman gencin aşkları şarkılara konu olmuştur.)
Son birkaç aydan beri Irak menşeli ortaya çıkan İŞİD teröründen kaynaklı saldırılara Ezidiler de maruz kalmış ve onlar da diğer bazı etnik topluluklar gibi yerinden yurdundan ayrılarak IŞİD ten kaçıp göç etmeye başlamışlardır. Göç eden Ezidilerin bir kısmı da ülkemize sığınarak Batman a gelmişlerdir. Batman a bağlı Beşiri İlçesinde akrabalarının yanına yerleşen Ezidilerin bir kısmı da kurulan çadırlarda yaşamaya devam ediyorlar. Ezidilere Belediyeler ve yerel bazdaki diğer Sivil Toplum Kuruluşları yardım yapmaktadır.
Hoşça kalınız
Kaynak: turizmhaberleri.com