(Sad/Afag) Gökhan Töreyi Saygıyla anıyorum..11.Mayıs.2016 Seni unutmadık hocam mekanın cennet toprağın bol olsun…
TUNA SU dan Babasına.
Hikayelere sondan başlamayı sevmem, ilk günden başlıyorum, 30 Ocak 1962. Tekirdağ’da Gökhan adında bir çocuk dünyaya gelir. Denize bakan bir evde açar gözlerini hayata. Açış o açış, gözlerini ayıramaz ömrü boyunca ilk baktığı yerden. Bu çocuk afacandır, meraklıdır ve çok akıllıdır. Hep etrafta bir şeyler yaparak yeni bir şeyler arayarak, merakının peşinde, yoldadır.
Yıllar geçtikçe merakına bilgisini de katmaya başlayarak büyür Gökhan. Yıllar geçtikçe, bilgisine beceri de katar. Bir noktada ne sadece fikir, ne sadece eylem ama ikisinin dengesine sahip, düşünen bir adam oluverir Gökhan. Deniz aşkına, doğa aşkına, su aşkına, vatan aşkına adar hayatını. Bu sebeple de hep gider o. Sokağa gider, denize gider, dağa çıkar, suya kaçar, pazara saklanır, kürek çeker ama hep bir hedefi vardır ve yoldadır o. Otururken bile aklı bambaşka bir yerlere yolculuk ediyordur. Geçtiği her yere, hem geniş vizyonuyla, açtığı yollar ve kattığı fikirlerle, hem de o mütevazi ve kocaman kalbiyle iz bırakır. İzleri her yerdedir.
Belki ODTÜ’de bir sınıf, belki Tuna nehrinde bir çimenlik, belki Gelibolu’da bir liman, belki Almanya’da denizin 150 metre altında bir batık, belki Ankara’da bir ev, belki İstanbul’da bir balıkçı, belki de Kaş’ta bir balkondadır o izler. Bir parçası sayıldığıma göre, belki de bendedir bazı izleri… Hayatı okumak, düşünmek, yaratmak, kurmak, paylaşmak, fikirler inşa etmek, gezmek, anlamak, görmek, savaşmak olmuş bir insan olmuştur o. Abi, hoca , baba, eş , evlat, abi , dost, ortak, dayı, arkadaş olmuştur. Çok iş yapar ama yine de zamanı devamını yapmaya yetmez. Ve erkenden çekip gider bu dünyadan… Ama dedim ya, o zaten hep gider.
Bir hedef vardır mutlaka, oraya doğru yoldadır her daim. O yüzden gözden uzak oluşu, ne yaptığını bilemeyeceğimiz anlamına gelmez. Ben biliyorum. O yolda, yine bir şeylerin peşinde, daha güzel daha uzak projelerin peşinde. Hikayenin sonuna gelince… 11 Mayıs 2014. Herkes bu tarihi hikayenin sonu sanıyor ama işin doğrusu, bu tarih hikayenin sonu falan değil. Bu hikayenin, Gökhan Türe’nin hikayesinin henüz bir sonu yok. Hikayenin sonunu, bir tek ondan duyabiliriz. Bir gün tekrar karşılaştığımızda..
Vedat Kolcuoğlu