Senelerdir süren onca çabaya ve emege ragmen hala ugrastıgımız sorunlara bakınca ‘’beklide biz bir seyleri yanlis yapıyoruz’’ diye düşünmeden edemiyorum.Çok sey söyleyip hiç bir şey anlatmıyoruz.
Rekreasyonel dalış sektörünün sorunlarından bahsederken herkesin üzerinde hem fikir oldugu, genel anlamda sektörü bir adım ileri taşıyacak konuları belirlemek ve bunları belli bir program dahilinde hep bir ağızdan dillendirmenin zamanı gelmistir.
Herkesin bireysel anlamda, kendince önemli oldugunu düsündügü konuları öne çıkarması son derece normaldir. Ancak benim burada altını çizerek söyleyeceğim şey ise artık detaylarla uğraşmaktan ve onlarca ses çıkarmaktan ve boşlukta kaybolmaktansa, bu meslekten ekmek yiyen herkesin ortak olacağı bir söylemle, bulduğu her fırsatta bunu dile getirmesinin gerektiğidir.Bu noktada ilgilenen herkesten ricam bu konuda görüşlerini ortaya koymalarıdır.
Kendimce bu konuda konular şöyle olmalıdır;
Rekreasyonel Dalış Sektörünün en önemli eksiği, kendi gerçeğini ve Türk turizmindeki yeri ve önemini ifade edememesi daha doğru bir ifade ile söylemek gerekirse doğru şekilde temsil edilememesi, ekonomik değerinin ve arkasında yatan emeğin sıradan insandan devlet kademelerine kadar geniş bir yelpazede anlatılamamasıdır.
Sizi bilmem ama ben dalgıç denince elinde zıpkınla balık peşinde koşan ya da dibi eşeleyip hazine arayan adam imajına karşı kendimi ifade etmeye çalışmaktan ve bunu kahvehanelerden Mülki Amirlerin makam odalarına kadar her yerde anlatmaktan çok yoruldum.
Rekreasyonel Dalışın kendini hakkıyla temsil edecek, yurt içi ve yurt dışında doğru tanıtıma, zaman, para ve emek ayıracak özellikle tek işi yalnızca bu olan kadrolara ihtiyacı var.
Buradan hareketle ortaya çıkacak olan söylemlere tüm meslektaslarımızın sahip çıkması ve bu konudaki çalışmalara fiilen katılımları gerekmektedir.
Her sezon başı gözyaşı döktükten sonra eline iki kuruş geçmeye başlayınca kendi işinden baska bir şeyle ilgilenmeyen benmerkezci zihniyeti terk etmek gerekmektedir. Hepimiz aynı teknedeyiz.
Rekreasyonel Dalış Sektörünün daha çevreci bir çizgide kendi etik kurallarını oluşturacaği kendi içinden gelen kurullara ihtiyacı vardır. Bu etik kuralların herkese anlatılmasını ve uygulamanın takip edilmesini sağlayacak kadrolara ihtiyacı vardır.
Bana göre bu noktada birbiri ardına kurulan Sualtı Dernekleri (SAD)nın birlikte hareket ederek ortak bir söylem ve program oluşturmaları ve bu işi meslek edinmiş herkesin de buna sahip çıkmasi tek çıkar yol olarak görünmektedir.
Son olarak söylemeliyim ki varılan noktada işler yolunda gitmiyorsa artık biz de ‘’ne yapıyoruz?’’ ya da ‘’ne yapmıyoruz?’’ sorusunu kendimize sormak ve bunu tartışmak zorundayız.
Uğur Ergen
info@derindivingcenter.com