Günlerdir sualtı ile ilgili haber gruplarında bir orfoz tartışmasıdır gidiyor. Zaman zaman seviyenin düştüğü bu tartışmaların sebebi yakın zamana kadar zıpkınla avlanması yasak olan orfozun günde bir adedi geçmemek kaydıyla avcılığının serbest bırakılması oldu. Bu konu hala hararetle tartışılıyor. Online bir çok kaynakta orfozun hassas yaşam döngüsü dolayısıyla üremesinin nasıl zahmetli olduğu ve son sirküler değişikliği ile hayatının nasıl zorlaşacağı anlatılmakta.
Sualtında saf ve korkusuz bir tür olan bu balığın avcılığı da çok büyük bir beceri gerektirmiyor. Belirli bir süre sualtında kalıp agaşon yaparsanız balık bodoslamadan üzerinize geliyor zaten.
Zıpkını sabit tutup tetiği çekebilen bir çocuk bile onu sudan alabilir. Dolayısıyla dalıcıların üzerine titrediği orfozlar birer birer eksiliyor sualtından. Burada sadece zıpkıncılara yüklendiğim sanılmasın, tüple zıpkın yapanlar, dinamit, zehir, paraketa, dikey jigging ile avlananlar da bu dönünün içindeler, trol ve gırgır avcılığını da hiç sevmiyorum. Ancak bu son değişiklik bu naif canlıların yaşam şansını iyice zora sokacağa benziyor. Elbette bir zıpkıncının alacağı günde bir adet orfoz değil sorun ancak yarattığımız çevre kirliliğinin, katliam yaparcasına avlananların, dinamitçilerin, gırgır, troll, zehir gibi yöntemlerin yaratacağı kümülatif etkiyi arttıracağı kuşkusuz.
Bu durumda çare bu balıkların avlanmasının yasak olduğu koruma bölgeleri ilan etmek, ve bunu yasalarla denetlemek. Bakın av baskısı olmadığı zaman sualtı nasıl oluyor?
En son ne zaman bir dalışta bu kadar çok eşkina, orfoz, lahoz, züber, iskorpit, karagöz gördünüz? Uzun yıllardır sularımızın bereketi kaçtı, yakın bir gelecekte bizimle birlikte dalanlara gösterecek deniz hıyarlarından başka şey bulamayacağız.
Namaste,
Aziz Saltık
justaddwater2001@gmail.com