OLAY SALCAN YAZİYOR: COL MELİKESİ YEZD

15 Temmuz 2015 Çarşamba


OLAY SALCAN- turizmhaberleri.com/ Ankara
DÜNYA KAZAN BEN KEPÇE 22: İRAN
ÇÖL MELİKESİ YEZD

Yezd e yaklaştığımızı yolun sağında ve solunda yükselen Şikruh dağlarından anlıyoruz. Bu dağlar gerçekte, Yezd in su kaynakları. Yezdliler, eski çağlarda inşa ettikleri ve hala etkin olarak kullandıkları kanallarla sularını dağlardan şehre kadar getirebiliyorlar.

Tarih boyunca İpek Yolu üzerinde bulunması nedeni ile önemini korumuş bu şehir olan Yezd, çölün ortasında bir konuma sahip. Tüm binalarının da çöl renginde olmasından dolayı çölle bütünleşmiş. Bu görüntüsüyle ben çöle aitim der gibi. Halkı da, çölün ağır koşullarına uyum sağlayarak, bu koşullar altında bir şekilde asırlardır hayatlarını başarı ile sürdürmeyi başarmışlar.

Yezd in en büyük özelliklerinden birisi de şehirde çok sayıda Zerdüşt yaşıyor olması. Bunlar, dini ibadetlerini serbestçe yapabilmekteler. Şehirde önemli bir Zerdüşt tapınağı da bulunmakta.
Yezd e özel olanlardan birisi de, evlerde kullanılan ve Bad-gir diye adlandıralan soğutma sistemleri. Bunlar dört tarafında ve en üstte uzunlamasına mazgalları olan bir çeşit bacalar. Çölün sıcak rüzgarı, bu mazgallardan belirli bir açı ile evlerin alt katlarına soğuyarak gidiyor ve sonunda da evin içerisinde doğal bir serinlik yaratıyorlar. Eski zamanlardan kalma bu sistem hala kullanılıyor. Bad-girler aynı zamanda şehre farklı ve hoş bir görüntü de veriyorlar.

Yezd de gördüğümüz su sarnıçları da dikkat çekici. Sarnıçlara merdivenle 10 metre kadar inildikten sonra ulaşılıyor. Sarnıçlarda toplanan sular da doğal olarak soğutuluyorlar.

EMİR ÇAKMAK KOMPLEKSİ VE CAMİİ
Yezd e gelip araçtan indiğimizde bizi ilk karşılayan bina Emir Çakmak Kompleksi ve Camii oldu. Batmakta olan güneşin kızıla çalan renkleri altında son derece göz alıcı olan bu bina, Yezd şehrinde bundan sonra güzel yerler göreceğimizin habercisiydi. Yezd kentinin en gösterişli binalarından birisi olan bu kompleks ve cami, 14. yüzyılda inşa edilmiş. Geleneksel dört eyvanlı mimarisi ve ön yüzünde bulunan birçok küçük kubbe ve kemerleriyle çok güzel ve etkileyici bir görüntüye sahip. Tavanındaki hat yazılarının giriş kapısına verdiği farklılık, gözden kaçmayacak kadar büyüleyici bir detay. Kitabesi de, hattatlık sanatı açısından kıymetli.

Kompleksin hemen yanındaki bahçesinde İmam Hüseyin in tabutunu sembolize eden, palmiye şeklinde, ağaçtan yapılmış ve 10 metre yüksekliğinde olan, Nakhl diye adlandırılan bir araç durmakta. Muharrem ayının 10. gününde şehit edilen İmam Hüseyin için Taziye adı ile anılan yas tutma törenleri yapılmakta. Törenlerde aracın iki yan yüzü, yası sembolize etmek maksadıyla siyah örtüyle kaplanıyor. Ayrıca araç, kılıçlar, aynalar, gelin telleri, meyveler, renkli peçeteler ile süsleniyor. İnsanlar ağıtlar yakıp ağlayarak bu aracı meydanda üç defa dolaştırılıp bir sene sonraki yas tutma törenine kadar yerine bırakılıyorlar.

DEĞİŞİK BİR GÖSTERİ
Yezd, insanı etkisi altına alan, kendine özgü, alışılmışın dışında bir şehir. Şehirde gördüğüm en enteresan yerlerden birisi de hiç kuşkusuz, Zurhane diye adlandırılan bizdeki popüler adı ile fitness salonları. Ama bu salon bildiğimiz salonlara hiç benzemiyor. Ara sokakta bir yerde olan tarihi bir hamam bu maksatla tadil edilerek hizmete açılmış. Gerçekte Zurhaneler, savaş olmadığı zamanlarda, savaş hazırlıkları yapmak maksadıyla yapılmış eğitim merkezleri. Ancak bu günkü görüntüleri, spor maksadıyla kullanılır olmaları.


Bu salona alçak bir kapıdan başımızı eğerek giriyor ve dar bir koridordan geçtikten sonra, daire şeklinde kubbeli bir salona ulaşıyoruz. Salonun ortası, yerden bir metre kadar daha aşağıda ve yaklaşık beş metre çapında daire şeklinde yapılmış. Etrafı da, seyirciler otursun ya da sporcular dinlensin diye daha yukarıda düzenlenmiş. Burası gerçekte spor yapmak için kullanılıyor. Turistler geldiğinde spor için gelen Yezdliler, yaptıkları sporu onlara gösteri şeklinde sunuyorlar. Spor merkezine gelenlerin tamamı, erkek. Spor kıyafetlerini giyerek spor yapıyorlar. Yaptıkları hareketler, genelde bildiğimiz esneme hareketleri. Bazen de labut gibi aletleri de kullanıyorlar. Ancak hoş olan, spor hareketlerinin canlı müzik eşliğinde yapılması. Daha da güzeli şiirler okunması. Seyretmeye gelen turistler, yere halıların üzerine oturarak bu gösteriyi seyrediyorlar. Bu gibi yerlerden Yezd de birkaç tane daha varmış. Tarihleri de çok eskilere dayanıyor. Belki de bu günkü fitness merkezlerinin tarihteki ilk örnekleri.

TARİHİ SOKAKLAR
Yezd in en güzel ve insanı büyüleyen bölgesi tartışmasız, eski sokakları. Çöl toprağından yapılmış, çölün sarı rengini yansıtan duvar ve binaları ile sanki bir labirent. Burada kendinizi bırakın ve labirent şeklindeki mimari yapılaşma içerisinde dar ve zaman zaman da tünel gibi kemerli sokaklarda kaybolun. Eğer elinizde bir harita ya da yanınızda burayı bilen bir rehberiniz yoksa kesinlikle kaybolursunuz, çünkü yönünüzü ya da sokak isimlerini gösteren hiçbir levha yok, ancak bundan hiç korkmayın, bir şekilde çıkış yolunu bulursunuz. Çok değişik bir güzellikte ve mistik bir macera olacaktır. Burada tarihin gizemli dokusunu gözlerinizle görecek ve ruhunu yaşayacaksınız. Bu güzelliklere bir de arada görünen bad-girler eklendiğinde gezi daha da güzelleşiyor. Dar sokaklar arasında dolaşırken birden karşımıza çıkan genişçe bir meydandaki Selçuklular tarafından yaptırılan bir caminin muhteşem görüntüsü karşı koyulamayacak bir cazibe merkezi.

ATEŞKEDE-ZERDÜŞT TAPINAĞI
Bir zamanlar Pers İmparatorluğunun resmi dini olan Zerdüştlük te Ahura Mazda diye adlandırılan tek tanrıya inanılıyor. Kutsal kitapları Avesta. Zerdüştler, ateşi tanrının bir lütfu olarak kabul ettiklerinden kutsal olduğuna inanarak ateş önünde dua ediyorlar. Kıbleleri ise güneş. Karanlık, kötülüğün kaynağı ve ateşin karanlığı aydınlatmasıyla karanlığın yok olacağına inanıyorlar.

Tapınağa önündeki bahçenin ortasındaki havuzun etrafından dolaşarak giriyoruz. Tapınağın kapısının üzerinde bir kuş adam kabartması duruyor. Bunun örneklerini Persepolis de gördük. Kuş adam, bir elinde sadakat anlamına gelen yüzük taşımakta, diğer eli ise saygıyı ifade etmekte. Üç katlı tüyleri olan kanatları, düşüncede, sözlerde ve davranışlarda saf olmayı öğütleyen Zerdüşt inancını yansıtmakta.


Burası aynı zamanda bir müze gibi de düzenlenmiş. Zerdüşlerin kıyafetlerini sergileyen mankenler de koymuşlar. Duvarlarda da Zerdüş kutsal kitabından ayetler var. Zerdüşt ün büyük boy temsili bir portresi duvara monte edilmiş.

Tapınaktaki en önemli bölüm, asırlar boyunca hiç sönmeyen ateşin olduğu yer. Camekanın arkasında bulunan ateş, 1940 yılında Ardakan daki gerçek yerinden alınarak buraya getirilmiş. Gökten indiği inancı içerisinde, sönmemesi için görevli rahip tarafından badem ve kayısı ağacı odunları ile devamlı olarak besleniyor.


DAKHME-SESSİZLİK KULELERİ
Şehrin iki kilometre kadar dışında konuşlanan sessizlik kuleleri, ölen Zerdüşler için yapılan dini litürelin gerçekleştirildiği bir mekan. Zerdüşt dinine göre, yeryüzünün ve toprağın temiz kalabilmesi için ölüler gömülmüyor ya da yakılmıyorlar. Bunun yerine sessizlik kulesi adı verilen yerlerde akbabaların yemelerine terk ediliyorlar. Akbabalara terk edilen ölülerin başında bir rahip bekliyor. Kuşların ölen kişinin hangi gözünü daha önce yiyeceğini gözlüyor. Sağ gözün önce yenilmesi, ruhun huzura kavuşması, sol gözün önce yenilmesi ise ruhun azap görmesi olarak yorumlanıyor. 1960 yılına kadar faal olan bu kulelerin kullanımı, bu tarihten itibaren yasaklandığından Zerdüşler ölülerini gömmekteler.

CUMA MESCİDİ
48 metre yüksekliğindeki iki minaresi ile İran daki en yüksek minareye sahip olan Cami Mescidi nin diğer adı Cuma Mescidi. 1365 yılında inşa edilmiş caminin minarelerindeki olağanüstü güzellikteki mavi çiniler, yüksekliğinin verdiği ihtişamlı görünüşe farklı bir zarafet katıyorlar. Mavi çiniler ile kaplanmış mavi kubbesi bu muhteşem güzelliğin cazibesini daha da arttırıyor. Çöl sarısının hakim olduğu şehrin tamamında bu mavinin çöl sarısı ile ortaya koyduğu kontras göze hoş geliyor. Sonuçta Cuma Camii, anıtsal muhteşem kapısı, kendine has mimari tarzı, çinilerinin güzelliği ile Yezd e damgasını vuran olağanüstü bir mimari hazine.

Çöl ortasında inşa edilmiş Yezd, kendine has mimari tarzı, çölün zor şartlarına göre yaşamlarını sürdüren ve diğer şehirlerdeki insanlardan farklı karaktere sahip insanları, Zerdüşlük dininin canlı bir örneği olması ile diğer İran şehirlerinden oldukça farklı. Ancak insanın üzerinde de son derece güzel etkiler bırakan, tanıdıkça daha da çok sevilen bir şehir.
İran hakkında yazdıkça yazasım geliyor. İran daki gezimiz ve buna bağlı olarak yazı dizimiz de devam ediyor. Daha yazacak çok şey var.
Yeni bir yazımda buluşuncaya kadar hoşça kalınız. Saygılarımla.
olay.salcan@gmail.com
www.olaysalcan.com


Kaynak: turizmhaberleri.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !