NESLİ TÜKENEN PİNA VE SÜNGERLERE MÜSİLAJ TEHDİDİ

Ekim ayı sonunda Erdek Körfezi’nde başladıktan sonra yaklaşık 45 günde İzmit Körfezi’ne ulaşarak güneyden kuzeye Marmara Denizi’ni örümcek ağı gibi sardı. Yüzeyden itibaren 30 m derinliğe kadar tüm Marmara’yı kaplayan müsilaj bir taraftan dibe çökerek pinalar ve süngerler gibi canlılarla birlikte deniz çayırlarını etkilerken bir taraftan da yüzeye çıkmaya başladı. Üzerleri müsilajla battaniye gibi örtülmeye başlanan canlılar nefes almakta ve beslenmekte zorluk yaşıyor. Müsilajla kaplanan deniz çayırları fotosentez yapamadıkları için tehlike altında. 2021 yılında yaşanan müsilaj esnasında kıyıdan 30 m derinliğe kadar Marmara Denizi kıyısal alanındaki bütün sünger toplulukları ölmüştür. Eğer acilen tedbir alınmazsa 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre eden pinalar, 1 metre karesi günlük 10 litreden fazla oksijen üreten deniz çayırları, dipte sabit yaşayan süngerler, mercanlar ve daha sayamadığımız yüzlerce canlı tehdit altındadır.

Prof. Dr. Mustafa SARI-Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi

DENİZLE KURULAN YANLIŞ İLİŞKİ

Müsilaj, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Marmara Denizi, etrafında yerleşik yaklaşık 25 milyon nüfusun, ülkenin yarısına hizmet sunmak üzere kümelenmiş yoğun sanayinin, iki yüzden fazla akarsu tarafından taşınan yayılı kaynaklardan ulaşan kirleticilerin kıskacındadır. Marmara Denizi’nde üstte Karadeniz’den Akdeniz’e doğru boğazlar aracılığıyla kuzey-güney yönlü üst akıntı, altta ise Akdeniz’den Karadeniz’e doğru güney-kuzey yönlü alt akıntı mevcuttur.

Bu orijinal akıntı sistemi, ekosistem bilgisinden yoksun bazı bilimsel değerlendirmelere dayandırılarak yıllardır evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer atıkların derin deşarjla denize boca edilmesine neden olmuştur. Beklenti derin deşarjla derinlere boca edilen atıkların, Akdeniz kökenli akıntı ile uzaklaştırılması ve sonunda Karadeniz’in derin sularına iletilmesidir. Bu ekolojik olmayan ve çok eskilerde kalması gereken görüş ne yazık ki halen Marmara Denizi çevresindeki bazı belediyeler tarafından savunularak ileri biyolojik arıtma yapmamanın kılıfı olarak öne sürülüyor.

 

2021 yılında yüksek katılımlı çalıştaylar ve bilimsel katkılarla 22 eylemden oluşan Marmara Denizi Eylem Planı (MDEP) oluşturulmuş, Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu kurulmuş, Marmara Denizi özel çevre koruma bölgesi ilan edilmiş, müsilajsız Marmara’ya ulaşmak için stratejik plan hazırlanmış olsa da Marmara’nın kirlilik yükü ne yazık ki azaltılamamıştır. Örneğin 2021 yılında %51 oranında ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulan evsel atıklar, 2024 yılında ancak %0,7 ilerleme ile %51,7 oranında arıtılabilmektedir.

Müsilaj oluşumunun önlenmesi için kısa, orta ve uzun vadede yapılacaklar bilimsel olarak belirlenerek 2021 yılında uygulayıcı kuruluşlara bildirilmiştir. Yapılan onca bilimsel öneri ve tavsiyeye rağmen uygulamada başarılı olmadığımız, müsilajın yeniden ortaya çıkması ile anlaşılmıştır. Bilim rehberliğini yapmış, söyleyeceğini söylemiştir ve artık iş, uygulayıcılardadır. Merkezi yönetimden yerel yönetimlere, özel sektörden sivil toplum kuruluşlarına, bireysel olarak her bir vatandaşa kadar müsilaja karşı birlikte önlem almak hepimizin sorumluluğu ve görevidir. Birbirimize suç atmak yerine MDEP altında imzası olan tüm kurumlar işbirliği yapmalı, suların ısınmasıyla birlikte müsilajın artacak olan ekolojik ve ekonomik etkileri acilen azaltılmalıdır.

Müsilajın şimdiden yüzeye çıkmaya başlaması, suların ısınmasına paralel olarak yüzeye çıkma olasılığının arttığını, önlem alınmadığı takdirde bizi çok zor bir ilkbahar ve yazın beklediğini göstermektedir. Kısa süre içinde 50 yılda yapmadıklarımızı yapamayacağımız ortada olmakla birlikte bir şekilde yapılmış ama çalışmayan atık arıtma tesisleri bir an önce çalıştırılmalıdır. Belediyeler, ön arıtmadan sonra atıkları derin deşarjla denize boca etmeyi acilen durdurmalıdır. Denizin kirlilik yükünü azaltmak için akarsuların zehir kanalına dönüşmesine neden olan sanayi atıkları denetimle engellenmelidir. Mevcut şartlar değişmediği sürece müsilajın daha sık ve yoğun bir şekilde ortaya çıkacağı ön görülmektedir. Bu durumda şimdiden müsilajdan etkilenecek sektörler için zararları telafi edici bir sistem oluşturulması zorunludur.

Prof. Dr. Mustafa SARI-Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi

The post NESLİ TÜKENEN PİNA VE SÜNGERLERE MÜSİLAJ TEHDİDİ first appeared on Deniz Kartalı.

NESLİ TÜKENEN PİNA VE SÜNGERLERE MÜSİLAJ TEHDİDİ

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !