17 Eylül 2014 Çarşamba
– Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1979 yılından bu yana verdiği “Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri” töreni İstanbul’da düzenlendi. Müzeyyen Senar, Ahmet Yakupoğlu, Nuri Pakdil ve Cüneyt Arkın’ın ödüllerini aldığı gecede kouşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik;“Kültür ve sanat insanlarına bu ödülü vermekle, aslında onlara bu ödülü vermiş olmuyoruz, kendi Bakanlığımızı, devletimizi kıymetlendirmiş oluyoruz. ” dedi.
Bakan Çelik konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Kültür ve sanat alanındaki özgün eserler, uygulamalar, yorum ve bilimsel araştırmalardan dolayı kişiler, topluluk veya kuruluşlar da devletimiz tarafından çeşitli vesilelerle ödüllendirilmektedir. Bakanlığımızca 1979 yılından bu yana verilen “Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri ” de bu prestij ödüllerinin başında gelmektedir. Sanat, emek ve değerlerin, takdir ve kıymet bilirlik ile taçlandırılmasının somut bir örneği olarak düşünülmelidir bu ödüller. Ve verildiği günden itibaren de devlet hayatımızda ve kendi hayatımızda da önemli bir yere sahiptir. .Emek ve yaratıcılığa karşı adeta bir saygı duruşudur bu ödüller. Ödül, sahibi ve sevenlerini gururlandırırken, ödülü veren kurum için de gurur ve övünç kaynağı olmaktadır. “dedi.
SANATÇISIZ YARINLARA EKSİK YÜRÜRÜZ…
Bakan Çelik konuşmasının devamında şunları söyledi:
Bir devlet her bakımdan güçlü olabilir, ekonominiz büyüme rekorları kırabilir, dış politikada çok etkili olabilir. Ama Müzeyyen Senar, Ahmet Yakupoğlu, Nuri Pakdil ve Cüneyt Arkın gibi düşünce, estetik ve kabiliyetlerini, hatta hayatlarını kültür ve sanatınıza vakfetmiş değerlerimizin kıymetini bilmezsek yarınlara eksik yürürüz. Bunu idrak etmedikçe, Radi Dikici nin Müzeyyen Senar hakkında neden ‘İhtişamlı bir geleneğin klasiklerinden, günümüzün gönül okşayan fantezilerine uzanan musikimizin doruktaki değerlerini en özgün ve özenli biçimiyle geniş halk kitlelerine benimseten yüksek icranın eşsiz örneğidir. dediğini anlayamayız. Yağmur Tunalı nın Ahmet Yakupoğlu için sarf ettiği ‘Esasen bilirim ki; O na pek çoğu maalesef kaybolmuş emsalsiz değerlerin kamil bir temsilcisi olduğu için ‘Son Osmanlı demek temayülünde olan dostlarımız çok haksız değiller. O na ‘Son Hezarfen diyenler belki de en doğru hükmü veriyorlar. O, ‘Derviş Sanatkar neslinin bir devamı olduğu için şöhretten köşe bucak kaçmıştır. cümlelerinin satır aralarında geçen ‘kamil insan , ‘Son Hezarfen ve ‘şöhretten köşe bucak kaçma vurgularının arka planını yorumlayamayız. Nuri Pakdil in ‘Klas Duruş’unu ve ‘Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak ederim yaşamayı?’ sözündeki ufku ve öğüdü; ‘Kasırga da olunmalı, fırtına yetmiyorsa. Yazı, çünkü, saçmanın üzerine yürürken her kılığa girmeli. Her yerde, Dikkat! Küllerin arasından kıvılcım aramaktır: yazı, eğer, insana aitse. mısralarında fikir ve vicdan adına ortaya konmuş ıstırabı hissedemeyiz.
Daha sonra Bakan Ömer Çelik, ödülleri sahiplerine verdi. Müzeyyen Senar ın ödülünü kızı Feraye Işıl, Ahmet Yakupoğlu nun ödülünü ise manevi kızı Havva Sökmener aldı.
Kaynak: turizmhaberleri.com