12 Mart 2015 Perşembe
– NİLGÜN ATAR- turizmhaberleri.com
HARRAN DOSYASI-4
Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği ve Harran Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirilen festivalde iki konferans yapıldı.
Medeniyetlerin Kadına Bakışı konulu konferansın birinci bölümünü okumak için: www.turizmhaberleri.com/haberayrinti.asp?ID=28880
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gerçekleştirilen konferansta; nesnelleştirilmiş Kadın Bedeni, Dünyada kadına yönelik şiddet ve alınan tedbirler, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde medyanın rolü gibi başlıklar ele alındı.
İşte konferanstan önemli notlar ve satırbaşları:
İstanbul Yeni Yüzyıl Görsel İletişim Tasarımları Bölüm Başkanı Doç.Dr. Kamile Akgün ” Nesnelleşmiş kadın bedeni ” başlıklı sunumunda kadının eleştirel bakış açısı ve başkaldırısının kesinlikle engellendiğine, bu durumun temel kaynağının ortaçağa kadar uzandığını vurgulayarak şunları söyledi:
” Ortaçağ din merkezli anlayış yaklaşık bin yıl süre ile dünya tarihinde etkinlik göstermiş bir periyod.. Bu periyodun mottosu iman ve otorite üzerine konumlanmıştır. İman ve otoritenin önem kazandığı ortaçağda eleştirel bakış açısı hiç yoktur. Ancak takibinde gelen Rönesansla birlikte akıl ve deneyimin önem kazanması ile eleştirel bakış öne çıkmıştır. Bin yılın üzerine gelinen noktada otoritenin yerini akıl ve deney almıştır. Din merkezli anlayışın hakim olduğu süreci takip eden rönesans- reformlar-aydınlanma süreci her ne kadar insan merkezli anlayışa sahip olsa da, din merkezlİ anlayıştan payına düşeni almıştır.Bu süreçte geleneksel yapının koruyucusu rolü ile pasifize edilmiş bir kadın sözkonusudur ” dedi.
Erkek egemen toplumda Kadının seyirlik bir meta olarak değerlendirildiğini belirten Akgün; ” bu durum erkek bakış açısının dayatmasıdır.Bu yafta ile kadın kamusal alandan çekiliyor ve özel alana hapsediliyor. Kadınlarımız bu şekilde evinde oturup çocuğunu büyütme yükümlülüğü ile var oluyor. Oysa kadın bedensel varlığının yanında düşünsel ve duygusal varlığı da var. Bütün bunların yok sayılarak yalnızca bedeni ile var edilmek istenmesi tüketim toplumunun bizi getirdiği noktadir. Çünkü nereye baksak bir şekilde kadının bedenine başvurulduğunu görüyoruz. Hiç kadınları ilgilendirmeyen, hedef kitlesi erkek olan konularda, araba lastiklerinde bile reklam malzemesi oluyor kadın. Bu kadın bedeninin nesnelleştirilerek kullanılmasıdır. ” şeklinde konuştu.
Arz talep ilişkisini de masaya yatıran Akgün; ” kadın bedeni üzerinden bu tür kurgular yapıyoruz çünkü insanlar bunu istiyor. Oysa toplumsal beğeni biçimlendirilebilir. Daraltılmış sınırlar kapsamında kadın seçeneksiz bırakılmış, güdülendirmeye mahkum edilmiştir ve erkek egemenliğinin üstünlüğü kaçınılmaz kılınmıştır . Kadının anne, çocuk ve yetişkin benliklerinin her birini kendi içimizde yaşatabilmemiz gerekiyor. Bu benliklerden herhangi birini öne çıkarıyor oluşumuz diğer benlikleri yok etmektir. Önce kadın kendi gücünün farkına varmalıdır. Dayanışma içinde olarak mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. ” dedi.
MALTA VE SİNGAPUR ÖRNEĞİ…
Projenin lokasyon olarak doğru bir yerde başlatıldığını belirten Op. Dr. Bülent Cihantimur, Ekolojik Kadın Köyü kapsamında kurgulanacak bir TV programı yapmayı ve gelirini projeye aktararak desteklemeyi planladığını aktardı. Estetik uzmanı olan Dr. Cihantimur; Malta ve Singapur örneği vererek refah düzeyi yüksek gelişmiş ülkelerde kadınların tamamen hayatın içinde olduğunu vurguladı. 80 milyon nüfuslu ülkemizde ise 40 milyon kadının evde ekmek beklediğine dikkat çekerek şunları söyledi: ” Dolayısıyla büyük bir ülke değil bu ülke..Bu büyük gücün yarısı kadın, düşünemesin, üretemesin diye evde tutuluyor. ” dedi.
KADINI REKLAMLARDA KULLANMIYORUZ
THY’nin uçuş yapmadığı ülkelerde her ayın bir haftasında konferanslar verdiklerini belirten Dr. Cihantimur; 1999 yılında kurulduk ve asla kadın bedenini reklam olarak kullanmadık. Kadını önce insan olarak görmemiz gerekir. Önemli olan kadının aklını kullanmaktır. 150 kadın çalışanımızın 140’ı kadındır. Kadınlarda erkekte olmayan bir düşünce yapısı var. Kadın erkeğin görmedği ayrıntıları görerek hareket eder ” dedi..
İNGİLTERE’DE YAPILAN ÇALIŞMALARDAN ÖRNEKLER…
Londra Kadın Platformu Başkanı Nilgün Yıldırım, ” bir toplumun yarısını yok sayarsanız, yarımsınız, hiç büyüklükten bahsetmeyiniz. Dünyada ve Türkiye’de her 4 kadından biri şiddet görüyor. Şiddet bir insanlık suçudur. ” dedi.
Türkiye’nin 81 vilayetinden kasaba ve köyleri ile İngiltere’ye taşınmış Türkler ile çalıştıklarını anlatan Yıldırım şunları söyledi: ” Bizim işimiz İngiltere’de çok daha zor. İngiltere kadın haklarının çok güçlü olduğu, kadınların kanunlarla çok ciddi şekilde korunduğu bir ülke. Buna rağmen oradaki Türkler aynı gelenek görenek ve törelerle içe kapanık bir şekilde yaşıyorlar. Orada kadınlara uyguladığımız programlar, buradaki Ekolojik Kadın Köyü projesi ile çok benzeşiyor. İngiltere’de de şiddet ve tecavüz var ama kanunlar da var. ” şeklinde konuştu. Erkeklerin üstün görüldüğü toplumumuzda; ” Saçı uzun aklı kısa… eksik etek… kaşık düşmanı… kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme… kızını dövemeyen dizini döver… kadın eli giren cüzdanın bereketi gider… kadına sır verenin tellal tutmasına gerek yok… vb.sözlere dikkat çeken Yıldırım projede erkeklerin de yer alması gerektiğini şu cümlelerle anlattı:
” Erkekler olmadan bu işi başaramayız, Portekiz, İtalya, İspanya’da aynı şeyi söylüyoruz. Erkekleri projelerimizde yanımıza aldık. Projelerimizde sanat ve sanatçılara geniş yer veriyoruz çünkü toplum sanatçıları dinliyor. Sanatçı isterse toplumu sürükleyebilir. Resim kurslarına katılan şiddet mağduru kadınların bir süre sonra elbiselerinin rengi değişiyor. ” dedi.
MEDYA DİLİ YANLIŞLARLA DOLU…
2014 yılında şiddet nedeniyle polise başvuran kadın sayısındaki artışa dikkat çeken CNN TÜRK program sunucusu Pınar Çıtak, kadına yönelik şiddet ve tecavüz olaylarında medya dilinin düzeltilmesi gerektiğine dikkat çekerek ” kurban edildi ” ifadesinin yanlışlığını vurguladı. Küçük bir yerde işlenen cinayetlerde kadının isminin verilmediğini ama sokağını, mahallesinine kadar her türlü detayın aktarıldığını belirten Çıtak, ” medyanın da kendisine özeleştiri yapması ve kendisini düzeltmesi lazım ” dedi.
Medya okuryazarlığı dersinin 1960’dan beri bütün dünyada verildiğini ülkemizde ise 2006’da başlayıp 2009 da bütün okullarda zorunlu ders olduğunu belirten Çıtak; Medya okuryazarlığının okullarda işi bilenler tarafından verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Beden eğitimi ya da din dersi öğretmenlerinin bu dersi verdiğine dikkat çeken Çıtak; iletişim fakültesi mezunlarının bu ders ile okullarda istihdam edilebileceğini vurguladı.
Ekolojik Kadın Köyü Projesi ile kadınlar sosyal ve ekonomik hayatın içinde var olacaklar. 81 ilde hayata geçirilmesi hedeflenen proje tüm dünyaya örnek bir ilk olma özelliğini taşıyor.
İNGİLTERE’DE SPESİFİK KANUN MODELİ
Konferansa Londra’dan katılan Derneğin Uluslararası Hukuk Danışmanı Aynur Gökyıldız; Uluslararası yasalarda şiddete karşı alınan tedbirleri aktardı. Türkiye’nin BM sözleşmesini yakalamaya çalıştığını, İngiltere’nin ise spesifik kanun başlığı ile kanuna ekstra maddeler ekleyerek sorunlara çözüm ürettiğine dikkat çekti. İngiltere’de şiddet gören kadını önce güvenlik, hukukçu, psikolog timi karşıladığını, böylece kendini güvende hissetmesi sağlandığını aktardı.
Kaynak: turizmhaberleri.com