05 Mart 2015 Perşembe
– Nilgün ATAR- turizmhaberleri.com/ Harran
HARRAN ÖZEL DOSYASI-1
Peygamberler şehri Şanlıurfa’nın tarihi, doğal ve kültür zenginlikleriyle harmanlanan ilçesi Harran’da buluşan kadınların kalpleri ülkemiz ve tüm dünya kadınları için umutla çarpıyor bugünlerde. Harran’dan yükselen çok sesli ve pozitif mesajlar dalga dalga tüm dünyaya yayılıyor.
Harranu: Yola çıkmak demek… Ve kadınlarımız daha yaşanılır bir dünya için, şiddete karşı çıkmak için, üretmek ve dimdik ayakta durmak için Harran’dan yola çıktı bile bile..Gazeteci Yazar Hüzün Yücel’in gerçek hayat hikayesi ve mücadelesi ile başlayan Harran’da Minik minik adımlarla dev bir maratona dönüşecek uzun soluklu bir yolculuk bu… Bizler de bu yolculuğun ilk adımlarına yakından tanık olan kişiler olarak sonuna kadar projeyi desteklemeye devam edeceğiz.
Gazeteci Yazar Hüzün Yücel’in Yasaklı Apartman romanı ile başlayan Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü projesi kapsamında 4-8 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenen Harran 1. Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Festivali ulusal ve uluslarararası sanatçılar, akademisyenler, stk’ları biraraya getirdi.
“Medeniyetlerin kadına bakışı” başlıklı konferans ile başlayan festivalin birinci gününde Anafod’un kadın temalı sergisi, gezi, konser ve havai fişek gösterisi gerçekleştirildi.
Projeyi ilk gününden beri destekleyen Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz, Ekolojik kadın köyüne bağışladığı 10 bin dönüm arazi ile bölgede kadın dostu Başkan olarak basında yer aldı. Harran’da bir ilki başlattıklarını belirten Başkan Özyavuz; bu projenin tüm Türkiye’ye örnek olmasını dilediğini vurgulayarak ” İstiklal savasında cephede erkeklerle omuz omuza savaşan kadınlarımız neden böyle bir projeye layık görülmesin diyerek yola çıktık. Çok önemsediğim bu projenin herhangi bir siyasi anlayış ve engellerle karşılaşmaması için kendi arazimi bağışlayarak işe başladım. Projeyi ülkemiz ve tüm dünya kadınlarına armağan ediyorum ” dedi.
TÜM DÜNYA KADINLARINA HARRAN’DAN MERHABA
Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği Başkanı Hüzün Yücel ise ” Şiddetin olmadığı ve kadına verilen değerin örneklerini gelenekleriyle yaşatan medeniyetler beşiği Harran’dan tüm dünyaya bu proje ile merhaba demek istedik. Festival kapsamında Harran’a gelen ulusal ve uluslararası stklar ile ” şiddete hayır, kadının toplumdaki yeri ve önemi ” konulu ortak bildiri yayınlayacağız. ” şeklinde konuştu.
BİN YIL ÖNCE İLK 100 BİLİM KADINI HARRAN’DAN ÇIKTI..
Yılın en iyi kaymakamı seçilen Harran Kaymakamı Selami Yazıcı ise ” ülkemizde kadına yönelik şiddetin son dönemlerde çok fazla gündeme geldiği günümüzde böyle bir çalıştaya evsahipliği yaparak sorunun çözümüne çok fazla ivme kazandıracağımızı inanıyorum. Bu noktada yapılacak her çalışmanın çok kutsal olduğunu düşünüyorum. ” dedi.
Dünyanın ilk üniversitesinin Harran’da kurulduğuna dikkat çeken Yazıcı; ” Tarihte Harran bir bilim merkezi idi. Matematik, felsefe ve tıp okulu Harrandaydı. Dünya da yaklaşık bine yakın bilim adamı vardı ve yazılı kaynaklara 100 yakın bilim kadını yaklaşık bin yıl Harran’da dünya bilimine katkı yapmaya çalışıyordu. İbni Sina ” Harran’a gitmeden ilim tam olmaz ” sözleri bölgenin önemini anlatır. Harran bütün bilimlerin en üst noktası adeta bir master doktara yeri. Böyle bir çalıştayın Harran’da yapılmasının tarihsel bir önemi var. ” şeklinde konuştu.
Proje en iyileri kadınlar için biraraya getirdi. Yılın en iyi mimari Yard. Doç Dr. Gülay Yedekçide yılın en iyi mimarı seçilmişti. Ana başlıklarıyla projeyi şöyle aktardı:
Ekolojik kadın köyü ülkemiz ve dünya için önemli bir projedir. Şiddet gören kadınları sadece dört duvar arasına sığınarak, nefes alması, zorunlu ihtiyaçlarının giderilmesi için oluşturulan bir mekanın çok dışında gerçek bir ekolojik köy tasarladık. Bu yerleşkeden her türlü mimari detayı düşündük. Kendi enerjisini kendi üretebilen, düşük maliyetli, yağmur atık suyunu bostanlarda kullanabilen, karbon salınımı sıfır olan bir yerleşke planladık. Elbette önceliğimiz şiddet gören kadınların huzurla, mutlulukla yaşayabileceği bir cennet tasarlamaktı. Bu çalışmanın Türkiye’nin çeşitli alanları, bölgelere, belediyelere, mülki iaderelere örnek olmasını istedik. ” dedi.
Projenin uluslararası bir yarışmaya başvurduğunu ve ödül beklediklerini belirten Yedekçi; ” belki de bir ödüllü bir proje olacak. Engelli insanların da erişilebilir evrensel kent tasarım ilkelerine uygun olmasını sağladık. Kadın derneklerinin çalışabilecekleri sosyal donatı alanları yarattık. O kadınlar kendilerini yetiştirecek, kendi ürünlerini hazıradığımız pazar yerinde satabilecekler. ” şeklinde konuştu.
MEYDANLAR KENTİN DEMOKRASİSİDİR
Projede meydanlara vurgu yapan Yedekçi; ” önemli detaylara yer verdik. Güzel meydanlar tasarladık. Ülkemizde maalesef bu eksik ama kentler meydanları ile vardır. Meydan kentin demokrasisidir, özgürlüğüdür, kentin insana bakışıdır, kentin kimliğinde önemli bir unsurdur.Bu meydanda ezilen kadının yaşadığı eziyeti burulan bir kolon anıtı ile anlatmaya çalıştık. Onun üzerine bir cam döşeme yerleştirdik. Bu cam ile kadın bütün sıkıntılarını aşağıda bırakıyor ama görüyor. İki dünyayı bir kadın eli tutuyor. Orada restoran olacak. ”
Yedekçi sözlerini şöyle noktaladı:
Anadolu insanı çok şey başarabilir ama neler yapabileceği unutturulmuş bir toplumuz bunu hatırlamanın zamanı. Burası belki de onun güzel bir noktası.. Kadınlardan başlayalarak çok güzel işler yapabileceğimizi, önce kendimize sonra Türkiye’ye ve dünyaya anlatabileceğimize inanıyorum. Ekolojik kadın köyünde huzur ve mutlulukla ve keyifle yaşanmasını hedefliyoruz sevgi ile herseyin mümkün olduğunu, başka ve güzel yaşanabilir bir dünyanın mümkün olduğunu. Projeyi içine sevgi katarak planladık. Projeyi destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Köyün bir an önce hayata geçmesini ve insanlarımızın buradan örnekler çıkarmasını, yaşamın her koşulda güzel olabileceğini tüm dünyaya anlatabilmemizi diliyorum. ” dedi.
BU PROJEDE KADIN ERKEK EL ELE..
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadın erkek eşitliğinin Anayasasının 10.maddesinde yer aldığına dikkat çekerek yasalar önünde hakları kullanma noktasında mücadele ettiklerini ifade etti. Bu projenin en büyük özelliği kadın ve erkeğin birarada ve el ele oluşu…
Ana sorunun kadın konusunda duyarlı olmak ve yasaları ortaya koymak olduğuna dikkat çeken Gülcü; ” Yasamız var ama uygulamadaki eksiklikler noktasında sorunlar çözümsüz kalıyor. Eğitim, erken evlendirilmenin ana nedeni budur. Dünyada bir ilk olan projede Harran’da yola çıkıyor.Mezopotamya’nın geçmiş dönemine dönelim. Kadının hükümdar ile birlikte yasaya mühür bastığı bir coğrafya burası.. ” dedi.
PROJE TÜRKİYE’NİN İMAJI AÇISINDAN ÖNEMLİ
Festival kapsamındaki konferansa çeşitli ülkelerden katılan kadınlar tam bir dayanışma ve güçbirliği sergilediler.
Türkiye’de bir çok konu ve alanda gelişme olmasına rağmen yurtdışında yaşayan Türklerin içe kapanık yaşamlar sürdürdüğüne dikkat çeken Avusturya Parlamenteri Şivan Bilgice; akraba ve pasaport evliliklerinde kültür farklılıklarından dolayı yaşanan sorunların boşanmalarla sonuçlandığının altını çizdi. Avusturya’da Türkler arasında boşanmaların yüzde 50 oranında arttığını belirten Bilgice, sorunun çözümü noktasında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Ekolojik Kadın Köyü Projesinin Türkiye’nin imajını değiştirme açısından büyük katkısı olacağını vurgulayan Bilgice; güzel ve örneği olmayan projelerle Türkiye gerçeğini tüm dünyaya anlatılmasının önemine dikkat çekerken proje kapsamında turizmden ziyade tanıtımın ön planda olduğunu kaydetti.
1857’de yanarak ölen kadın işçiler için tüm dünyada başlatılan 8 Mart kadınlar gününün kutlama yerine anma olarak gerçekleştirilmesinin daha doğru olduğunu belirten Bilgice, seçme ve seçilme hakkını bir çok Avrupa ülkesinden önce kazanan Türk kadınının karar mekanizmalarında yer almasının toplum gerçeklerini daha hızlı değiştireceğini vurguladı.
SİNAMANIN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ..
Yrd. Doç. Dr. Remziye Köse Özelçi beyazperdede kadın ve şiddet başlıklı sunumunda kadınların yüzde 58’i fiziksel, yüzde 63.5 psikolojik, yüzde 13.5 cinsel, yüzde 16 ekonomik şiddete maruz kaldıklarını kaydetti. Şiddetin yüzde 52.7 eşi, yüzde 14.9 anne baba, yüzde 5.4 erkek arkadaşı tarafından uygulandığı aktardı. Sinemanın kadına uygulanan şiddete karşı önemli bir rolü olduğunu belirten Remziye Köse Özelçi; savaş mağduru kadınlara yönelik film ve belgeselerle örnekler verdi.
Uzman Psikiyatrist Dr. Aynil Yenel ise her iki kadından birinin şiddetin çeşitli türlerine maruz kaldığına ve travmalar yaşadığına dikkat çekti. Depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu tanısının belirtileri ve tedavisi hakkında bilgiler veren Yenel; kadınların bu durumu hastalık olarak kabul etmedikleri için inkar yoluna gittiklerini aktardı. Travma yaşayan kadınların toplumsal hayattan uzaklaşarak yalnızlaştıklarını belirten Yenel; ” insanlar iyileştirir, topluluklar ise tedavi eder. ” mottosunu vurguladı.
Festival kapsamındaki etkinlikleri, izlenimlerimizi aktarmaya devam edeceğiz…
Kaynak: turizmhaberleri.com