24 Haziran 2014 Salı
– ŞEHMUS KARTAL- turizmhaberleri.com / BATMAN
Kültür Uzmanı-Araştırmacı Yazar
ILISU BARAJI VE ÇATTEPE KÖYÜ (TELL-FAFAN KENTİ)
GAP’ın Güneydoğu Anadolu Projesinin en önemli Hidroelektrik Santrallerinden biri olan Ilısu Barajının temeli, 5 Ağustos 2006 tarihinde düzenlenen bir törenle atılmıştı. Temel atma törenine Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da katılmıştı. Sekiz yıl önce temeli atılan Ilısu Barajı inşaatı bu gün için bitme aşamasına gelmiş bulunmaktadır.
2015 yılında bitirilmesi planlanan Ilısu Barajı, 2016 yılından itibaren su tutmaya başlayacak ve kısa bir süre içinde de Botan, Dicle, Garzan ve Batman Çaylarının büyük bir kısmı ile baraj havzasında bulunan bütün vadiler, küçük dereler ve tepelerin hepsi Ilısu Baraj Gölü haline gelerek dümdüz bir görünüme kavuşacaktır. Göl hacmi bakımından Türkiye’nin ikinci büyük barajı gölünü oluşturacak olan Ilısu Barajı, göl havzası içinde bulunan ve halihazırda gölün etkileme alanı içindeki birçok tarihi alan ve bu alanlar içindeki kültür ve tabiat varlıkları niteliğinde olan bütün tarihi eserler sular altında kalacaktır.
Ilısu Barajı, kurulu güç ve yıllık enerji üretim kapasitesi bakımından Atatürk, Karakaya ve Keban’dan sonra 4’üncü büyük HES projesi olma özelliğindedir. Bu nedenle Ilısu Barajı her ne kadar ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir görev üstleneceği kabul edilse de, bulunduğu coğrafi mevki itibariyle barajın Kuzey Mezopotamya’nın tam merkezinde olması nedeniyle yöresindeki eski medeniyetlerin kalıntıları ve insanlık tarihi açısından büyük bir tehlike olarak görünmektedir. Barajın maksimum kodunun 526 metre, 82 santim olması nedeniyle çevresinde bulunan bu yükseltinin altındaki bütün yükseltiler sular altında kalacaktır.
Bu durumu şöyle açıklamak mümkündür:
Botan, Garzan ve Dicle vadilerinde bulunan bütün tarihi eserler barajın maksimum kodunun altında olduğu için hepsi sular altında kalacaktır. 2006 yılından bu yana yörede yapılması gereken yüzey araştırmaları ve akabinde yapılması gereken arkeolojik kazılar için Batman, Mardin ve Diyarbakır Müzeleri bünyesinde koordinasyon merkezleri kurulmuş bulunmaktadır.
Ancak müzelerin bünyesinde kurulmuş olan bu merkezler işi hızlandırmak adına her ne kadar yoğun bir çalışma temposu içinde bulunuyorlarsa da, barajdaki 24 saat kesintisiz esasına dayalı hızlı çalışmanın çok gerisinde kalıyorlar. Çünkü baraj havzasında çok sayıda tarihi eser noktaları var. Bu tarihi eser sahalarının tümünde birden arkeolojik kazı yapmak mümkün değil. Kazı yapacak bilim adamlarının yeterince bulunmaması ve bu işlerin sabırla, iğneyle kuyu kazar gibi yapılması zorunlu olduğu gerçeği ortada iken ister istemez çok sayıdaki höyük ve tarihi eser noktalarına dokunmadan sular altında kalacaktır.
Değerli dostlar, Botan Vadisinin çıkışında Botan Çayının Dicle Nehriyle birleştiği noktada bulunan üçgenin içinde yer alan, solda Botan Çayı ve sağında Dicle Nehrinin aktığı havadar bir tepenin üzerinde binlerce yıldan beri konumunu koruyan Çattepe Köyü Neolitik dönemden kalma bir yerleşim yeri olarak barajın ilk tehdit edeceği bir noktada bulunmaktadır. Çattepe köyünde yürütülen Ilısu Barajı arkeolojik kurtarma kazılarında tarihi kaynaklarda halkı kılıçtan geçirildiği belirtilen ve kayıp bir kent olan Tell-Fafan şehri ile bir liman bulunarak ortaya çıkarıldı.
Ancak Botan Çayının Dicle nehriyle birleştiği yerden 15 kilometre sonra Ilısu Barajı inşaatı son hızla devam etmektedir. Bu nedenle baraj sularının yükselmesiyle su altında kalacak ilk tarihi nokta Tell-Fafan kenti yani Çattepe Köyüdür. Coğrafi mevki itibariyle yaşamaya çok uygun olan bu yerleşim yeri şu anda zorunlu olarak terk edilmiş durumdadır. Devletten istimlak paralarını alan köylülerin büyük bir kısmı Batman’a yerleşerek ellerindeki sermayeyi farklı işlerde değerlendiriyorlar.
Tell-Fafan kenti veya Çattepe Köyü tarihi alanını daha önce birkaç kez ziyaret ettim. Batman Müze Müdürlüğü koordinasyon merkezi başkanlığında burada 2009 yılından beri her türlü tehlikeye katlanan Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur ve ekibi tarafından arkeolojik kazılar yapılmaktadır.
Ilısu Barajı havzasının en önemli tarihi noktalarından biri olan Tell-Fafan (Çattepe Köyünde) yapılan arkeolojik kazılar sonrasında ortaya çıkarılan bu muhteşem liman ve ticari keleklerin sığınma merkezini öylesine basit bir iş olarak değerlendirmek, Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’a nankörlük olur diye düşünüyorum. Daha önce toprak altında olan ve üstü hafriyatla temizlenerek ortaya çıkarılan bu limanın şimdiki görüntüsü tek kelimeyle muhteşemdir.
Bu nedenle Baraj Gölü yükselmeden önce yüksek öğrenim gençliğinin branşlarıyla ilgili burada mutlaka bir staj yapmaları tarafımca tavsiye olunur.
Bilindiği üzere orta çağ ve öncesi dönemlerden bu yana akarsular üzerinde yapılan ticari faaliyetler keleklerle yapılıyordu. Kelek, küçükbaş hayvanların tulumundan yapılan bir ulaşım aracıdır. Yüzlerce tulum şişirilerek tahta kalasların altına bağlanır ve suyun üzerine bırakılarak iki kişinin kontrolünde yoluna devam edilirdi. Bu tür ulaşım sistemi binlerce yıldan beri Dicle Nehri üzerinde devam etmekte olup, geçmişte Osmanlı Askerleri ve asker mühimmatlarını orta doğuya Basra’ya kadar olan ulaşımları kelek üzerinde yapılıyordu.
Su üzerinde kelekle ulaşımın yapıldığı yıllarda Diyarbakır’dan kalkan kelekler, yaklaşık 150 kilometre yol aldıktan sonra Hasankeyf’te Yol Geçen Hanı önündeki ilk limana yanaşarak mola verilir ve gerekirse bir gece yolgeçen hanında konaklayarak sabah yeniden yola devam edilirdi. Ancak Hasankeyf limanı vergiye tabi olduğu için limana yanaşan bütün keleklerden vergi alınırdı. Bu nedenle Hasankeyf yol vermedikçe hiçbir kelek yoluna devam edemezdi. Hasankeyf’ten sonraki ikinci mola yeri ise Çattepe Köyü limanı idi. Dicle Nehri üzerinde sıralı olarak yaklaşık 80 kilometre yol alan kelekler Çattepe Köyü limanında da bir süre dinlendikten ve ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra tekrar yola devam ederek Cizre limanına ulaşarak burada Irak sınırları içine girip Basra’ya kadar yollarına devam ederlerdi.
Hoşça kalınız.
(fotoğraflar: Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur)
Kaynak: turizmhaberleri.com