“Bir şeyler yapmalıyım”la başladım.
O zamanlar abim dalışlar yapmaya başladığını söylediğinde , mavinin üzerinin bu kadar güzel olduğunu acaba altının ne kadar güzel olabileceğinin merakı bir anda anlam veremediğim hortumlar, kalın kalın elbiseler,birsürü ağırlıkların üzerime monte edilmesi ile son buldu…
Deniyordum dalış yapmayı….
kulak , nefes , palet , korkma , bak balık , o hotumda neyin nesi???
Aslına bakarsanız ilk denememde heyecandan sadece eğitmenimi ve arada sırada abimin”rahat ol!”bakışlarından başka görsel birşey hissetmedim.
Ne balıklar ne daha uzun kaldığım mavilik ne de uçabilme hissi…
Tek birşey beni o kadar etkilemişti ki “nefesimin suya karışmış tuhaf rahatlatıcı hali”
Şaşırdım sonrasında bilinçli olarak daha fazla nefes alıp vermeye başladım ses çok güzeldi…Herşey bence yolundaydı..
Yarım saat sürmesi gereken dalış , eğitmenimin baş parmaklarının sürekli yukarıyı göstermesi ile biraz daha fazla sürdü..Benim anlamsız yüz ifademden anlamış olmalı ki sürdü…Saçma bir tebessüm..:))
Eve dönerken aklımdan ne zaman başlasam? eğitmen elimi tutmasa sanki daha süper olacak ..o zaman eğitim eğitim diye diye eve döndüm..O dönem beni saatlerce dinleyen sevgili arkadaşlarım heyecan işte….
Ve Macera Başlasın Öyleyse…
Önceleri altı arkadaş sualtında el ele verip beceriksizce beceri yapmaya çalışıyorduk. En zor kısımlarıydı sanırım..
Benden paletlerimin ucunda bence yüz kilo olan gövdemi sualtında kaldırmam isteniyordu…Kaldıramadım bir daha denedim olmadı bir daha bir daha yok olmuyordu…
Neyse ki ardından yaptığım bir beceri olmuştu.Gövdemi kaldıramadığım için gözlüğümün ay pardon maskemin içerisine dolan “kısmi gözyaşını” tahliye edebilmiştim.Şaka değil gerçekten ağladım sualtında nasıl olamaz hırsıyla…
Oldum olası sorgulayan yapım bunu da sorguladı çözümü bulmuştum “ABİM”
Sevgili abim 4 kilo kadar fazlamı attığında ben bile yaptıklarıma inanamaz oldum .Çocukluğumda ki akvaryumların içerisindeki plastik dalgıç gibi kalkıyorrr inerken nefes vermek yerine olduuuuuuu diye bağırıyordum.Tabii abimde bana gülüyordu.
Dile kolay 25 beceri yaptım sonraki dalışlarımda tam tamına 5 kez dalmıştım.Ama bir balık bile ilgimi çekmiyor , hedefim sapmasın diye sadece eğitmene bakıyordum tam tamına beş dalış gerçekten dile kolay :)))
Beni benden alan dikkatimi hala dağıtan birşey hala yanı başımdaydı nefesimin sesi….Daha fazla duymalıyım al ver al ver al ver….
Sonucunda ortalarda söyle espiriler dönmeye başlamıştı…
- Neyse napalım madem bu kadar çok seviyorsun dalmayı o zaman sana kompresörden yedek hortum veririz hahahahahahaha
Üzülmüştüm bunu duyduğumda ama kendime değil….
Kimin neyden , ne zaman da , ne kadar keyif alacağının bir standardı olabilirmiydi? bence kesinlikle yoktu…
İşte böyle kendimi suyun altında tanımaya adım attığım ilk dalışlara 1 yıldızın sesi diyorum
Çok önemli nokta ise hala bir yıldız olduğum zamanlardan kalan hisslerim …
- İç güdüsel olarak yaptığım bir şeyin ne kadar anlamlı hissedilebilir olduğu “nefes al ve ver”
- Gördüğüm herhangi bir canlının bana katacağı heyecanın yetersizliği ama bunu biriyle paylaşınca o heyecanın aslında kocaman birşey olduğu,
- Yerçekime sık sık yenik düştüğüm kara ortamının nasıl basit bir nefesle bir yok edildiğini,
- Yaşadığım ortamın sıkıntılarından uyumadan , anestezi almadan , transa geçip uçmadan , alkol alıp unutuyormuş gibi yapmadan uzaklaşabildiğimi,
- Bana bakan meraklı gözlerin herbirinin ne kadar güzel olabileceğini,
- En önemlisi de “Bok lu Sarpa(bizim buraların tabiridir kusura bakmayın lütfen) nın bile benden akıllı olabileceğini öğrendim.
Ben bunu iyi ki yapmışım diyorum.
SEVGİYLE DALIN
BURÇAK ERDEMOĞLU