Önceki yıllarda emekliye ayrılan bir deniz subayı sınavsız olarak Uzakyol Kaptanı belgesi alabilirken, yönetmeliklerde yapılan değişiklikle artık sivil denizcilikte çalışabilmeleri için tüm derslerden yeniden sınava girmeleri gerekiyor.
Emekli Deniz Subayı ve Deniz Astsubayları bu durumu “onur kırıcı bir uygulama” olarak yorumluyor.
Deniz Kuvvetleri’ni çeşitli entrika operasyonlarından sonra son olarak emekli subay ve astsubaylarına uygulanan “sınav zorunluğu” sarstı. Şu anda aileleri ile birlikte yaklaşık 50 bin kişilik bir topluluğun hak mahrumiyetine uğradığı öne sürülüyor.
2012 yılına kadar Deniz Kuvvetleri’nden ya da Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan emekli olan, çeşitli sınıf gemilerde komutanlık, ikinci komutanlık, baş çarkçılık ve benzeri görevlerde bulunan subay ve astsubaylar, emekliklerinde sınavsız olarak “Uzakyol Kaptanı” belgesi alabiliyor ve sivil denizcilikte çalışabiliyordu.
2012 yılında Gemiadamları Yönetmeliği’nin 8’inci, Eğitim ve Sınav Yönergesi’nin 56’ncı maddelerinde yapılan değişikliklerle “Uzakyol Kaptanlığı Ehliyeti” için 2013 yılından itibaren denizcilikle ilgili tüm konulardan yeniden sınava girmeleri şartı getirildi.
Buna göre denizci subay ve astsubayların emekli olmaları halinde mesleki tüm bilgi, deneyim ve geçmişlerinin yok sayılarak, mesleğe yeni adım atacak kişilerle birlikte şu konularda sınava girmeleri ve başarılı olmaları gerekiyor:
a) Seyir, Vardiya Standartları
b) Gemi Manevrası ve Gemi Makineleri
c) Meteoroloji ve Oşinografi
d) Deniz Hukuku
e) Uluslararası Denizcilik Sözleşmeleri
f) Personel İdaresi, Deniz İşletmeciliği
g) Denizcilik İngilizcesi
YILLARDIR DERTLERİNİ KİMSEYE ANLATAMADILAR
6 yıl önce yürürlüğe giren bu uygulamaya tepkilerini yargıya taşımalarına rağmen, bugüne kadar somut hiçbir sonuca ulaşamadıklarını ifade eden emekli bir deniz albay, isyanını şu sözlerle dile getiriyor:
“Anılan bu derslerin tamamı zaten Deniz Harp Okulu müfredatında yer almaktadır. Bu derslerin sınavlarında başarı gösteremeyenlerin subay olarak mezuniyeti söz konusu değildir.
Deniz subaylığı kariyerinin 15 yılını deniz görevinde geçiren, bu süreçte çeşitli gemilerde komutanlık görevinde bulunmuş, yabancı sularda bayrak gezdirmiş, Türkiye’yi dış ülkelerde temsil etmiş bir deniz subayı olarak bu uygulamayı onur kırıcı buluyorum.
Ayrıca, 50 yaşını geride bırakmış bir kişi olarak, 20 yaşındaki genç beyinlerle birlikte aynı sınava hazırlanmanın ne denli sıkıntılı olduğu da ayrı bir konudur.”
Devlet hastanesinde görev yapan bir doktorun, emekli olunca, özel hastanede çalışabilmek için yeniden Tıp Fakültesi sınavına tabi tutulması ya da bir Cumhuriyet Savcısı’nın emekli olduktan sonra avukatlık yapmak istediğinde yeniden Hukuk Fakültesi sınavına girmesi gibi bazı örneklemeler ile “köprü” kuruyor, aradaki tezata dikkat çekiyor.
RAMBO’NUN İSYANI
Aklımıza ister istemez 1982 yapımı İlk Kan (First Blood) filminin final sahnesindeki isyan sözcükleri geliyor.
Vietnam’da görev yapan bir askerin ülkesine döndükten sonra düştüğü boşluğun anlatıldığı İlk Kan’da, “Rambo” (Sylvester Stallone), kendisini ikna etmeye çalışan eski komutanı Albay Sam’e (Richard Crenna), “Bana orada tanklarınızı, uçaklarınızı, helikopterlerinizi teslim ettiniz. Burada bir oto yıkama işini çok gördünüz” diyordu.
HAVA KUVVETLERİ’NDE DURUM NASIL?
Deniz Kuvvetleri’nde hal böyle iken, acaba Hava Kuvvetleri’nde pilotluk yapan bir subayın emekli olduktan sonra karşılaştığı durum ne idi?
Onu da araştırdık ve “farklı bir uygulama” ile karşılaştık.
Hava Kuvvetleri’nden ayrılan ya da emekli olan bir pilot subaya “pilotluk lisansı” verilmiyor. Bu kişinin ya Hususi Pilot Lisansı (PPL), veya Ticari Pilot Lisansı (CPL) ya da Havayolu Nakliye Pilotu Lisansı (ATPL) alması gerekiyor.
Ancak yeni bir pilot 12 konudan sınava girerken, bu sayı Hava Kuvvetleri geçmişi olan bir subay için 3 konuya düşüyor. Onlar da sadece sivil havacılığı kapsayan maddeler.
“KURS AÇSINLAR, PARA DA KAZANSINLAR”
Görüşünü aldığımız Deniz Kuvvetleri’nden emekli bir başka albay da, sözleri ile Hava Kuvvetleri’nden emekli olan pilotların durumuna benzer bir çözüm yoluna işaret ediyor:
“Sıfırdan sınava sokmak yerine bir aylık kurs verilebilir. Bu da ücretlendirilebilir. Biz de paramızı devlete öderiz” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Allah göstermesin, yarın bir savaş durumunda bizim seferberlik sırasında her tür gemiyi Vatan için kullanmamız gerektiğinde ‘kusura bakmayın ehliyetim yok, kullanamam’ mı diyeceğiz.”
“HİÇBİR ŞEY BİLMEYEN ÖĞRENCİ GİBİ…”
Adını açıklamak istemeyen Deniz Kuvvetleri’nden emekli bir diğer subay da isyanını şu sözlerle kelimelere döküyor:
“Bugüne kadar Muhrip ve Fırkateynlerde branş subaylığı ve komutanlık, diğer yardımcı sınıf gemileri ile ufak tonajlı savaş gemilerinde komutanlık yaptım. Ortalama bir deniz subayı meslek hayatı boyunca 10-15 yıl denizlerde fiili görev yapmaktadır. Bu sırada tüm sivil denizcilik kurallarının yanı sıra ek olarak harp sanatı da işin içine girmektedir.
Gemi komutanlığı görevi, çok büyük bir onurun yanı sıra ülkemizi uluslararası sularda temsil görevi gibi ağır sorumluluk gerektiren bir misyon yüklemektedir. Gemi komutanının vereceği kararlar, iki ülkenin siyasi ilişkilerine bile yön verebilmekte, ülkemizin hak ve çıkarları millet adına bu kararlarla sağlanmaktadır.
Bu kadar ağır sorumluluk ve görev bilinci gerektiren bir işi yaptıktan sonra emekli olunca bir subayın hiçbir şey bilmeyen öğrenci pozisyonuna sokulması, açıkçası tüm deniz subaylarını küçük düşürmekte, büyük özlük hak kaybına sokmaktadır.
Sırf bu yüzden sınavlara girmek istemiyorum. Oysa ‘Uzakyol Kaptanlığı’ belgem olsa belki Dubai’ye gidecek, orada kaptanlık yapacak ve kazandığım parayı da ülkeme getirecektim. Benimle benzer durumu paylaşan meslektaşlarımla birlikte değerlendirildiğinde, karınca kararınca da olsa Türkiye için bir döviz kaybı söz konusudur.”
Özetle, şu anda deniz tatbikatlarında savaş gemilerini yönlendiren, dünyanın farklı denizlerinde bayrak dolaştıran komutan kaptanlar bugün emekli olduklarında, ticari gemi kullanabilmek için “sıfırdan” sınava girmeleri gerekecek.
Küçük tonajlı gemilerde komutanlık yapan Deniz Astsubayları ile birlikte “sınav mağduru” olan kişilerin sayısı azımsanmayacak ölçüde. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda Muvazzaflar ve emeklilerin aileleri ile birlikte değerlendirildiğinde sayının 50 bin kişiye ulaştığı ifade ediliyor.
Kaynak: TurkSail