İLK SUALTI FİRMASI KURUCUSU
SANAYİ DALGIÇLIĞI DUAYENİ
Çetin Uluocak amcamızı, ağabeyimizi bu büyük duayeni anlatmak için çok şey yazabilirim ama kendi anlatımlarını aktarıp bu meslek mensuplarına, bu işi yapmak için eğitimine devam edenlere, amacı sanayi dalgıçlığı olan veya bizler gibi spor, hobi olarak yapanlara bu büyük duayenin dalış hayatını, başardığı işlerden birkaç kare foto ile tanıtmak istedim.
Aslında elimdeki dökümanlara ve elde ettiğim bilgilerle mübalağasız birkaç yüz sayfalık kitap çıkar.
1936 Yılında Keşan’da doğdu. İlk okulu Diyarbakırda başlayıp istanbulda bitirdi. Hukuk fakültesine kaydoldu. Hemen hemen her sporla ilgilendi.
Ama gönlünde sualtı ve dalgıçlık yatıyordu. Caddebostan Türk balıkadamları kurulunca onlara katıldı. Askerlik görevi sırasında Çubuklu dalgıç okuluna giderek Amerikalı öğretmenlerin verdiği scuba oryantasyon kursunu bitirdi.
Daha sonra alt devrelere hocalık yaptı. 1960 yılında ise Türkiyenin ilk özel sualtı kuruluşunu YOSUN DALGIÇ Bürosu adı altında kurdu. Daha sonra Yosun Dalgıç-Çetin Uluocak ve ortağı Kollektif şirketi olarak sualtı hizmetlerine devam etti.
Çetin Uluocak sanayi Dalgıçlığında o bir öncü oldu, Çubuklu dalgıç okulunu 2.dönem asteğmen olarak bitirdikten sonra, 1960 da Türkiyede ilk Sualtı firmasının kurucusu olmuş ve büyük sualtı taahhüt işlerini başarmıştır.
Eğer bu işe yeni başlasam, okulda okuyor olsam gider kapısında yatar, staj yapar bir şeyler öğrenirim. Okul,eğitim tabiî ki önemlidir ve alt yapıdır ama iş piyasada öğrenilir..
Bir bayram günü beni Göztepeden gelip aracıyla aldı ve o eski anılardan fotoraflar, eski regülatörler, dürbünler, fenerler, çeşitli gemi malzemeleri asılı olan bürosunda 6 saat sohbet ettik. O büroda deyim yerindeyse bana açtığı arşivinde geçmişe yolculuk yaptım.
Eski resimlerini çıkardı, anlatacağı o kadar çok şey vardıki bazılarınıda yazılmaması kaydiyle anlattı. 74 yaşındaki bu amcamızı, ağabeyimizi yormadan sorularımı sordum.
Tabi eskiye ait anılar anlatılırken dalışların yapıldığı tekneler, dalgıçlar, malzemeler insanın aklına her şey geliyor ve bunlardan bu okuduğunuz yazıdan sonra zaman zaman bahsedeceğim.
Dalgıç okuluna yedek subay olarak girdiğinde komutanları Amerikalı Başçavuş Lawton ve yardımcısıymış. O devirde bizde sadece formalı dalışlar yapılıyormuş. Dalgıç okul komutanı Albay Vedat Dora ısrarla scuba eğitim verilmesini istemiş. Amerikalılar buna karşı çıkmışlar. Türk donanmasında olası bir harpte sualtı komandolarının olmasını istemiyorlarmış, formalı kalmamız isteniyormuş.
Vedat Dora’nın ısrarlı istekleri Ankaradaki yetkililercede onaylanmış ve bugunkü scuba nın temelleri atılmış. Çetin amca bunuda Vedat Dora’ya borçlu olduğumuzu söyledi.
Donanmanın ilk balıkadam dalgıç subayları içinde Türk Balıkadamlar Kulübünden gelen Manş denizini yüzerek geçen ilk Türk yüzücüsü İTÜ İnşaat Mühendisi asistanı Muzaffer Ermeç, yüzücü antrenörü(mühendis), Eşfak Aykaç(Galatasaraylı, Günhan Altıneli, Eşfak Baytın, Özcan (Hukukçu) ve Çetin Uluocak varmış.
Daha sonra Lawton un yardımcısı dalgıç okulu önündeki bir dalışta kaybolmuş ve bir daha bulunamamış. O devirden hatırladığı bizim astsubaylardan Dara Çetinkale, Muzaffer, Fehmi, Hamdi, Rafet,Zekayi başçavuşları hatırlıyor.
Çok güldüğümüz bir anısını anlattı: Dalgıç okulunun önünde varlıklı bir adamın arabası denize uçmuş. Ancak sahibi deniz kuvvetlerinden ücretsiz çıkarılmasını rica etmiş.
Bizde arabayı bulduk Sibel Algarnasını burnunun vinçine taktık ve tam Vedat Doranın odasının karşısında denizde arabayı vinçe astık. Adam arabasını havada görünce bize para vermeden komutandan arabanın verilmesini istedi. Fakat emeğimize saygılı olan komutan buna yüz vermedi. Bizde paramızı aldık ve arabayı vinçle rıhtımı koyduk. Biz mezun olduktan sonra bizden sonra gelen devrelere hocalık yaptık ve çok balıkadam yetiştirdik.
Bazı insanlar cisim için bazı insanlar isim için çalışır, biz isim için çalıştık onun için bunun insanın sırtına yüklediği mesuliyetler nedeniyle fazla kazanamadık.
Bir zamanlar kız istemeye gittiğimde ne iş yaptığım sorulduğu zaman dalgıcım dedim kayınpeder estağfurullah demişti.. Ben o zamanların bu sektörün den geldim. Benimle bu işte çalıştığım Nusret Eken, ki en iyi forma dalgıcı, en iyi balıkadam, en iyi kaynak ve kesme uzmanıydı. Çok sevdiği kızının doğum yaptıktan sonra genç yaşta ölümüne çok üzülmüştü.
Şalvar Ahmet: Ahmet Dündar iyi dalgıçlardan biriydi ve ne yazıkki vurgun yemişti..
Bahriyeli Ahmet: Ahmet Karagün: 1960 da firmayı kurduktan sonra yanıma aldım, eski ve soylu bir aileye mensup ,Türkçeyi çok iyi konuşur, Beyoğlunda elinde baston ve çok şık kıyafetle yürürdü. Çok iyi dalgıç klavuzu ve dümenciydi. Balatta hastalandı, dinamit patlamasında yaralandı tabir yerindeyse havaya uçup Haliçe düştü, kaburgaları bazı kemikleri kırıldı, uzun süre SSK hastanesinde yattı. İçkiyi çok sevsede onurlu gururlu kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen adam gibi bir adamdı. Onu tekneme kaptan yapmıştım ve artık bahriyeli değil kaptan Ahmet olmuştu. Sinoplu Saim Özdemir yurt içi ve yurt dışında çok iyi sualtı işleri yaptı. Oktay Ercan (Arap Oktay) Fındıklıdan iyi dalgıçlardan biriydi.Yine Demir Ali,Şalvar Ahmet, Ahmet Dündar da benimle çalıştı iyi sualtı elemanlarıydılar.
Bizdende yani scubatr.com dan Canberk Demirdelen dostumuz, Yosun Dalgıç firması ile Çatalağzı Termik Santrali işinde dalgıç olarak çalışmış.
Sanayi Dalgıçlığının duayeni, 1960 yılında bu konuda ilk firmayı kurmuş Çetin Uluocak amcamız, ağabeyimizle o kadar çok şey konuştukki, inanın hangisini seçip yazayım diye düşündüm ve sonra CV leri yani koca bir iş bitirme kitabından bölümler, fotolar seçtim.
Ama bu bitti demek değil çünkü bu 74 yaşındaki candan sıcak insanın sohbetine doyamıyorsunuz. Tanıdığınızda sanki eski bir aile ahbabı yada büyük amcanız dayınız hissi veriyor. Düşününki, bir kaç eski fotoğraf bir kaç satır yazı için defalarca telefonla aradığımız büyüklerimiz, Çetin Ağabeyin bize gösterdiği yakınlığı veremediler.
Bu sitemi etmekte haklıyım çünkü scubatr.com insanların karalandığı, eleştirildiği yazıların yazıldığı bir platform değildir. Buna asla müsade etmeyiz. Onlarada, merak etmeyiniz o değerli anılarınızı gönderin sağılığınızda burada yeni nesillere aktaralım, sizlerde okuyunuz dedim. Her zaman işin dalıcılık yönüne bakarak değerlendirmeler yaptık ama bu sefer karşıma insana insan olduğu için değer veren çok değerli birisi çıktı. Zaman içinde bir baba evlat dostluğu oluştu, o artık aileden biri gibi hemen her gün sağlığını sorduğum bir aile büyüğüm oldu.
Koca İstanbulda o kadar yoldan gelip aracıyla alıp yazıhanesine ***ürüp arşivini açan, her tür belgeyi inceleyebilirsin diyen birde o kadar yola geri ***üren bu gönlü zengin insana nasıl teşekkür etsem azdır. Ne vasıtalarda harcadığım zaman ne maliyelerin hiç önemi olmayacaktı, benim için sanki sandık odasında unutulmuş, değerli bir aile yadigarına kavuşmak keyfi veren sıcacık sohbeti, insanlığın 1950 lerden bugüne ne kadar değiştiğinin film karelerini gözümün önüne sermesi, verdiği hayat dersi en büyük kazancımdı..
Hiç söndürmeden bronşitine rağmen üst üste yaktığı sigaraları neden içtiğimi sorduğumda bunu içmesem rahatlıyamıyorum dedi. Bir telefon sohbetimizde birazda haddimi aşarak sormuştum kendisine, neden 1960 da işe başlamış okur yazar olmayan Karadenizli müteahhit şimdi dolar milyoneriyken sizin sektör çok daha zor şartlarda çalışmanıza hatta sermayesi can olan bu işle uğraşmanıza rağmen yeterince pay alamadınız?
Sohbetin sonlarında, bir sorumda, bir proje için bunca imalat yapıyor sonra bunlar hurda olarak elinizde kalıyor, ya aksilik çıkarsa o verdiğiniz fiyata nasıl işi bitirebiliyordunuz dedim. Verdiği yanıtı yazının başlarında yazmıştım ..
Değerli Çetin Amca, size bu yaşımda bana verdiğiniz hayat dersi, gösterdiğiniz yakın ilgi, koleksiyonuma katkılarınız ve bu bilgileri arkadaşlarımızla paylaşmama yardımcı olduğunuz için sonsuz teşekkür ederiz. Sağlıklı uzun ömür diliyoruz. Kendinize iyi bakın bende her İstanbula geldiğimde önce size geleyim, sizden öğrendiklerimi çocuklarıma anlatayım.
Bu yazı burda bitmeyecek, Çetin Uluocak ve Yosun Dalgıç ile ilgili daha çok güzel şeyler yazacağım.
Saygı ve sevgilerimle,
05366985171
Bu yazı daha önceden scubatr.com/forum da yayınlanmıştır.