22 Eylül 2014 Pazartesi
– CEM POLATOĞLU-İSTANBUL
ANDIAMO TURİZM
Demiryolcu çocuğuyum. Lojmanda büyüdüm. Çocukluğum boyunca hani şu kapanmasını istediğim Kamu Kamplarında ailemle birlikte tatil yaptım. Ancak Kamu Kamplarının bulunduğu yerler hem benim gitmek istediğim bölgelerde değil hem de benim tatil anlayışımdan farklı konsepteydi. Mesela; Genel müdürün eşi burada da müdürün eşinden kıdemliydi. Hatta çocukları da. Ben ise eşşek kadar olmuş ama hala rahmetli Baba’mın ” yatti pati pışpış hadi bakalım öğle uykusuna ” komutundan kurtulamamıştım.
Millet plajda romantizmin dibine vurup ateş yakar gitar çalarken ben ” Yat ve yemek ” saatlerine uymak zorundaydım. Ayrıca biz üst düzey memurlar ve çocukları bu haklardan faydalanırken babaları daha alt kadrolarda bulunan arkadaşlarım sadece biz şanslı çocukların tatil anılarıyla yetinirlerdi. Bu nedenle her kamp dönüşü içimi bir suçluluk kaplar, hepsi demiryolcu çocukları olan ama Kamp şansı bulamayan mahalle arkadaşlarım bana tatilimin nasıl geçtiğini soracaklar diye utancımdan birkaç gün sokağa çıkamazdım.
Ancak kendi isteğimle, gerçek, özgün ilk tatilimi üniversitede yapabildim. Tatil partnerim Ankaralı arkadaşım Hakan.
Öğrenciyiz, memur çocuğuyuz, ezcümle beş parasızız. Öyle Tatil Köyü, Otel, Moteli bırakın Pansiyon’a gitmeye gücümüz yok. Otelimiz seyyar. Yani 2 kişilik çadır. Her sene başlangıç rotamız Bodrum veya Marmaris. İlk 20, 25 gün barlarda çalışıyoruz. 3 aylık tatilimizin geri kalan zamanını geçindirecek parayı kazandığımız gün istifa dilekçesimizi patronun önüne koyuyoruz. Sonra ver elini Otobüs Terminali. Görmediğimiz ve terminal çığırtkanlarından duyduğumuz tatil bölgelerine kalkan ilk otobüs yeni tatil destinasyonumuz.
Ritüellerimiz var. Harcamalar ortak çanaktan, Karpuz, Kavun, Domates tarladan, Meyveler ağaçlardan. İlla ki aynı kıza asılınacak, galip gelen çadıra havlu asacak, diğeri sokakta sabahlayacak. Arada sürprizler de olacak. Örneğin Ankara’dan ortak çocukluk arkadaşımız bugünlerin meşhur şarkıcısı o günlerde üç kuruşa Bodrum barlarında çalışıyor. Patronu kalacak yer bile ayarlamamış. Bizde kalacak. Ancak arkadaşımız o çocuklukta misket oynadığımız masum arkadaşımız değil artık. Tercihleri farklı. Bu sebeple kaç gün sokakta sabahlarsın ki? Hakan çadırın bir ucuna ben diğer ucuna sırtımız yapışık uzanıyoruz. Bir hafta böyle. Neme lazım. İşte bu sistemle tüm Türkiye’nin tatil yörelerini gezme imkanım oldu.
Peki ilk yurtdışı tatil deneyimim nasıldı?
Aslında hikaye üniversiteyi bitirmemle başlar. Tuzla Erkal Tersanesinde Mühendisim. Yaş 22, Söz kesilmiş, Nişan yapılmış, Düğün yeri hatta şahitler bile belli, gelinlik hazır, biz davetiyeleri dağıtıyoruz. Nikaha kalmış 3 ay. Bana ateşler basıyor, karabasanlar tepemde, geceleri Annneee diye uyanıyorum. Tersane’nin Genel müdürü Üniversite’den hocam. Gittim. Hocam, N’olur beni yurtdışına yollayın. Cevap olumsuz. Sonunda açıldım. Evlenmek istemiyorum!. Şimdi anladım seni dedi ve hemen yanımda Almanya’dan arkadaşı, Viyana Teknik Üniversitesinde öğretim üyesi olan kankasını aradı. Telefonu kapatır kapatmaz da elime bir Referans Mektubu tutuşturdu.
O akşam, evet evet o akşam anneme bile nereye gittiğimi söylemeden otobüsle 24 saat süren bir macerayla Viyana’ya gittim, kaçtım, tüydüm, yok oldum … adı artık her neyse. Hikayenin bu kısmı ayrı bir makale ancak korkudan uzun süre memlekete gidemeyeceğim bir gerçek. Peki 3 ay yaz tatilinde ne yapılır?
İtalyan arkadaşım Maurizio yazları İsviçre-Lugano’da bir pastanede çalışıyor. Dondurma satışlarını bana verdi. 1 ay dondurmacılık, sonra 2 ay InterRail gezisi. Yani bugünün parası ile 300-400 euro paraya bilet alıp Trenle Avrupa’nın tüm şehirlerine gidebiliyorsun. Eve, İstanbul’a dönemiyorum, Viyana’da ki öğrenci yurdum da 3 ay kapalı. Tek çarem bu gezi. Geceleri trendeyim ama gittiğim şehri sevdiysem 1 gece de ya çadırımda, olmadı bir pansiyonda konaklıyorum. Bir sonra ki seyahatte hangi ülkeye veya şehre gideceğimi ise ya trende tanış olduğum kişi, grup veya ilk kalkan trene göre belirliyorum.
Meraklısına Not: InterRail gibi artık havayolları ile de seyahat etmek mümkün. Dünya’da bir çok low cost havayollarında bu uyguma başladı. Pegasus’tan da benzer bir uygulama bekliyoruz. En ekonomik bilet ise ” ekopass ” biletleri. Yani ” X ” havayolunun uçtuğu her yere bir ay boyunca sınırsız 500 euro’ya uçuyorsunuz. Tek şart havaalanına gidip kendinizi yedek yazdırıyorsunuz. Eğer uçakta yer açılırsa uçabiliyorsunuz. Yoğun olmayan dönemlerde bu hep mümkün. Bence riske değer.
Sevgilerimle
Kaynak: turizmhaberleri.com