Bunaltıcı İstanbul sıcağından selamlar !

Bu sabah bir arkadaşımdan bir şey öğrendim. TEOG sınavına girecek olan öğrencilerin her hangi bir spor dalında lisansı varsa ek puan alıyormuş. Arkadaşım da çocukları için spor dalı arıyor. Tabii ki de aklıma ilk gelen yelken ve kürek oldu.

Türk’ ler, üç tarafı denizlerle çevrili olup da denizden en çok korkan millet. Denizlerimizin kıymetini bilmeyen, kirleten, sömüren insanlar çoğunlukta. Oysa ki biz Barbaros Hayrettin Paşa’ nın torunlarıyız. Denizlerle iç içe olmalıyız.

Kapalı ortamları sevmediğim için genelde denize sahili olan yerlerde vakit geçiriyorum, Kadıköy, Caddebostan vs. Oturduğum yerden insanları seyrediyorum. Kayalıkların üzerinde oturup yiyip içen herkes çöplerini denize atıyor. Ufak çocuklu aileler, çok hafiften denize yaklaşınca, hemen enseye şaplağı indirip, boğulursun lan, diye çekiştiriyor çocukları. Deniz, genelde ya çöplük ya da öcü olarak algılanıyor. Oysa ki hem nimet hem de cennet deniz. Düşünsenize omega kaynağı balıkların dünyası, deniz. Denizi sevmeyen balık yemez, balık yemeyenin zeka gelişimi geri kalır, zeka gelişimi geri kalan denizi sevmez, eyvaaahhh, loop’ a girdi mevzu.

Neyse, gelelim konumuza. TEOG ve lisans meselesine. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’ daki bazı yelken kulüpleri, çocuklara ücretsiz yelken eğitimi veriyorlardı. Hala veriyorlar mı bilmiyorum. Oğlum büyüdü ya artık, algıda seçici olduğum konular da değişti 🙂 Yelkene çok küçücük yaşta başlamak mümkün. Çocuğunuzun fiziği yapılıysa, 6 yaşından itibaren yelken yapabilir. Bir yelken kursuna gidip çocuğunuzu optimist sınıfı bir yelken kursuna yazdırabilirsiniz. Olur da o çocuk denizi ve yelkeni severse dünya iyisi bir birey yetirtirmiş olursunuz. Çünkü denizci adam, yardımlaşmayı bilir, sabretmeyi bilir, beklemeyi bilir, sevmeyi, emek vermeyi bilir. Denizci adamdan asla zarar gelmez. Adam dediğime bakmayın, çok kral denizci kadınlar da var. Denizcinin kadını erkeği olmaz, denizcidir, o.

Ben küçüklüğümden beri tekne tepesindeyim. Tekne tepesinde büyüdüm ben. Sonra altını merak ettim dalışa başladım. Dalışa bayıldım. Çok başka bir dünya, onu da anlatırım bir gün 🙂 Sonra yelkene sardırdım. Sonra sörf öğrendim şimdi de sırada kite surf var 🙂

İlgi alanım deniz olunca, yarışları ve haberleri de takip ediyorum. Geçenlerde, 2017 Optimist Avrupa Şampiyonası yapıldı. Bulgaristan, Bourgas’ta düzenlenen yarışa 43 ülkeden 153 sporcunun katıldı ve dördüncülüğü Türkiye’ den Demir Dirik aldı. Düşünsenize minicik bir çocuk başka ülkelere girip yarışıyor. Çocuk için çok büyük bir özgüven değil mi.

Bir de kürek meselesine değineceğim. Ben çok isterdim kürekçi olmak ama elimizden tutup yönlendiren olmadığı için yapamadım. Şimdi yapıyorum ama keşke küçük yaşlarda imkanım olsaymış diye de hayıflanıyorum. Türkiye’ de son yıllarda başarılı sporcu sayısı artıyor. Büyük kulüpler oldukça özen gösteriyor kürek sporuna. Ben de oğlumu elinden tutup bir kulübe yazdırdım. 2 hafta kursa gitti bıraktı. O zaman 8 yaşındaydı, şimdi 19 yaşında. Şimdi diyor ki, “keşke seni dinleyip küreğe devam etseydim, çok iyi bir okulda burslu okuyabilirdim şu an”. Evet, böyle de bir şey var. Eğer iyi bir sporcu olursanız en baba üniversitelerde burslu okuyabilirsiniz, İngiltere de dahil. İngiltere’ de çekilen filmlerin arka planına dikkat ettiniz mi hiç, illa ki bir kayık geçer arkadan. Subliminal mesaj gibi 🙂

Bunun gibi daha bir sürü şey var. Hazır, Milli Eğitim çocukları spora teşvik ediyorken bunu değerlendirin derim. Milli Eğitim’ i eleştirdiğimiz de oluyor ama bence bu durum takdiri hakkediyor. Keşke her okulda donanımlı bir spor salonu, havuz vs olsa da çocuklar orada spor yapma imkanı bulsa. Okul adına lisans çıkartsa. Belli mi olur, belki o günleri de görürüz.

Uzun lafın kısası, denize yüzümüzü dönelim 🙂


Seval Duban
seval.duban@vodafone.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !