Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili olması, antik dönemlerde ve sonrasında Osmanlı denizciliğinin gelişiminde önemli rol oynarken, yat endüstrisinin de altyapısının oluştuğunu söyleyen BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Kocadon, “Bodrum özelinden sektörü incelersek; yakın komşumuz Yunanistan ile ticaret ve yolculukla başlayan denizcilik sektörü, Osmanlı donanmasına kaynak olması için Bodrum’da tersane kurulmasıyla gelişmiştir” dedi.
Bodrum’un en önemli özelliğinin el işçiliği ile gelişen ahşap yatların varlığını gelişen teknoloji ile hala devam ettirebilmeleri olduğunu kaydeden Bodrum Ticaret Odası (BODTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serdar Kocadon,”Bu gerçekten yat sanayimizi diğer bölge ve ülkelerden farklı kılmaktadır. Müşterinin isteklerine cevap verebilen yapısıyla da özellikle lüks ve konforu bir arada sunan yapımız önemli bir özelliğimizdir. Yat sanayimizin en önemli eksiği ise, seri üretime geçilememesi, pazarlama ve buna bağlı satış sonrası destek hizmetlerinin rakiplerimize göre yetersiz olmasıdır” şeklinde konuştu.
Ülkemizin bir çok konuda diğer ülkelerle aynı ekonomik koşullarda olmadığından eşit fırsatları yakalayamadığını belirten Kocadon, “Başta vergi, gümrük, istihdam gibi birçok ana başlıkta sektöre uygulanabilecek destek miktarı artırılmalıdır. Buna rağmen ülkemizde yat imalatı sanayisinde ihracat birincisi Bodrumlu bir işletmeler var. Ama yine de yat imalat sanayimizin ihracat rakamlarının artması, rekabetçiliğinin gelişmesi gereklidir. Hala ihracatta en büyük pay otomotiv sektöründe olurken, ihraç edilen ürün birim fiyatları ve sayısı endekslendiğinde yat imalatı ihracatının boyutlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir yat sanayisi için öncelikle gerekli fiziksel altyapılarımızın tamamlanması, ardından da yasal mevzuatlarla sektörün desteklenmesinin önemli olacağını düşünüyorum. Özellikle üzerinde durmamız gereken bir başka konu ise, yat imalat sanayisi, kendi sektörü ile bağlı kalmayıp, kendisi ile birlikte yan sektörlerini de geliştiren, kalkındıran bir yapı içerisinde. Bu nedenle sektörün gelişimi artık sadece bazı merkezler üzerinde devam etse de markalaşan ve pazarlama yapabilen firmalar farklılığını öne çıkarabilecektir” ifadelerini kullandı.
Dünya ölçeğinde incelediğimizde İtalya, ABD, Hollanda ve Türkiye’nin yat endüstrisinin önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını belirten Kocadon, “Markalaşan İtalyan şirketleri, özellikle Akdeniz çanağında yoğun şekilde önümüze güzel uygulamaları ve çalışmaları sunmaktadır. Bodrum’da ise hem motor yat, hem de ahşap yat imalatı görüldüğünden, Akdeniz için farklı bir alternatif sunuyor. Bu nedenle potansiyelimizi değerlendirmeliyiz. Marinaların sayısının ve kapasitesinin artırılması ile bölgemizin rekabetçi yapısının artacağına inanıyorum. Bodrum özelinde ise, yat endüstrimiz beraberinde mavi yolculuğun da doğmasını sağlamış, birbirinden güzel koylarda lüks ve mega yatların dolaşımı sıklaşmıştır” dedi.
2015 yılına kıyasla Türkiye yat endüstrisinin 2016 yılındaki seyri ile ilgili öngörülerini paylaşan Kocadon, “Yaşanan krizle birlikte diğer ülkeler gibi Türkiye’de de birçok tersane sıkıntılı bir dönem geçirmiş, bazı tersaneler kapanmış, bazıları ise geçici olarak faaliyetlerini durdurmuştur. Ancak devam etmekte olan projeler incelendiğinde Türkiye’nin rakiplerine göre daha iyi performans gösterdiği gözlemlenmektedir. Biz ekonomik krizi özellikle yat imalat sektörümüzden izliyoruz. Çünkü biliyoruz ki kriz önce yat imalat sektöründe başlayıp, bitiyor. Belki bu yorum iktisadi açıdan temelleri dayandırıldığında çok daha belirleyici olacaktır. Çünkü yat imalat sektörü lüks ve üst gelir grubunun kullandığı, harcama yaptığı bir sektör. Ekonomilerdeki bir daralma ve belirsizlik sonrasında ise herkes öncelikle lüks giderlerini aza indirerek temel ihtiyaçlarına yönelmektedir. Ticaret Odamızın kayıt verilerine baktığımızda da aynı doğrultuda sonuçlara ulaşmaktayız. Türk yat ve tekne imalat sektörü, kişiye özel imalat, kalite, teknolojiye kolay uyum, yeni tasarımlar ve işçilik maliyet avantajı ile öne çıkabilir” ifadesinde bulundu.
Türkiye’de tekne üretiminin Marmara Bölgesi (İstanbul-Tuzla, İzmit ve Bursa), Ege Bölgesi (İzmir, Muğla-Bodrum, Marmaris) ve Akdeniz Bölgesi’nde (Antalya ve Mersin) yoğunlaştığını hatırlatan Kocadon, “Özellikle büyük gemi tersanelerinin bulunduğu ve yat üretiminin ilk başlangıç yeri olan Tuzla’da yaşanan yer sıkıntısı ve yat üretiminin temiz bir çalışma çevresi gerektirmesi sebebiyle yat üreticileri zaman içerisinde Antalya, Bursa, Yalova ve İzmit’e doğru kaymışlardır. Muğla ve çevresi ise uzun yıllardır kıyı boyu gezi teknesi olarak kullanılan Gulet tipi teknelerin üretimini devam ettirmektedir. Buradan hareketle, 2009 yılında Ekonomi Bakanlığı ile Bodrum’da yoğunlaşan ahşap yat imalatlarının rekabetçiliğinin birlikte geliştirilmesi için “Bodrum Yat İmalatı İş Kümesini kurduk. Kümelenme ile işletmeler birlikte rekabet etmeyi öğrenip, ihtiyaçlarını birlikte karşılamaya çalışıyorlar. Bodrum Ticaret Odası olarak, bu mantıktan hareketle, her yıl sektör temsilcilerimizi yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılımlarını sağlayarak, tanıtım ve pazarlama konusunda desteklemeye çalışıyoruz. Bu yıl yine hem iç hem de dış piyasaya yönelik olarak Avrasya BOAT Show Fuarı’nda yaklaşık 700 metrekarelik standımızla sektörümüzü temsil edeceğiz” dedi.
Kocadon, “Gulet ve Tırhandil Bodrum’a özgü yapım ve burada gelişmiş bir imalat şekli. Bu nedenle coğrafi işareti için çalışmalarımız sürüyor. Bu nedenle gulete olan yerli talebin yanında uluslararası taleple de sipariş usulü çalışmalar devam ediyor. Her yıl ortalama 15 gulet ve tırhandil üretiliyor. Bunun kapasitesini de doğru markalaşma ve pazarlama ile geliştirmeliyiz.
Kaynak: 7DENİZ