Bakmayın genç kuşakların adını bile duymamış olmalarına…. Deniz ticareti tarihimizde bir Gülcemal gemimiz vardıki, Yavuz nasıl efsaneleşmiş bir savaş gemimiz ise, oda o kadar halka mal olmuş bir yolcu gemimizdir. Kaldı ki, ilk ve son gerçek transatlantiğimizdir! Bir ticaret gemisi olarak Amerika’ya ilk giden, New York limanının sayısız rıhtımlarından birine ilk palamar atan, işte bu Gülcemal olmuştur.
Sondan bir önceki padişah V.Mehmed Reşat’ın annesinin adını taşıyan Gulcemal, 1874’te İngiltere’de inşa edilmiş bir birinin ikizi iki uzun yol yolcu gemilerinden biriydi. 5.071 gros tonluk olup 142 m. uzunluğundaydı. Eni de tam tamamına 14m. !!
White Star denizcilik kuppanyası Germanic adını verdiği bu gemiyi İngiltere ile Birleşik Amerika arasında sefere koydu. Gemi baştan sona yüzen bir saraydan farksızdı.Yıllarca iki kıta arasında dönemin en üstün en konforunu sağlayarak dünyanın en varlıklı yolcularını taşıdı durdu.. Aynı zamanda o yılların en hızlı yolcu gemilerinden biriydi. Saatteki hızı 16 mile (yni 30km.ye) yaklaşıyordu. Böylece Atlantik’i rekor sayılabilecek bir sürede, 6 gün 21 saatten pek az bir zamanda aşabiliyordu. Öyle ki, Atlantik’i en kısa sürede kat eden transatlantiklere verilen Mavi Kurdele ödülünü kazanmayı başarmıştı.
Germanic adlı bu gemi 27 yıl boyunca Atlantik’n azgın dalgalarının üzerinden aşarak iki kıta arasında çalıştırıldıktan sonra 1902 de Dominian Lines adşlı bir firmaya satıldı. Yeni sahibi onu iki kıta arasında göçmen taşımak amacıyla satın almıştı. Lüks kamaralar bozularak geniş yatakhaneler haline getirildi, kuş sütünün eksik olmadığı yemek salonları, göçmen yemekhaneleri haline sokuldu. Bu arada adı da değiştirilmiş Ottawa olmuştu.
Sekiz yılda böyle çalıştırıldı… Sonra ikinci kez satışa çıkartıldı. O sıralarda yolcu gemisi filosunu güçlendirmek amacıyyla dünya piyasasında uygun fiyata gemi arayan Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi, 1910 yılında 35 yaşındaki bu gemiyi 25.110 altın liraya satın alıp filosuna kattı.
Gulcemal adı verilen bu gemi, çok geçmeden yolcu gemilerimizin en sevileni olarak gönüllerde taht kurdu. Böylesine rahat, böylesine konforlu bir gemiyle yolculuk etmenin keyfi başka nerede olabilirdi? Yıllarca limanlarımız arasında yolcu ve ticaret eşyası taşımakla kalmadı; süvarisi ‘’Topuz’’ Lütfi Kaptan’la birlikte 1920-21 yılları arasında dört kez de Amerika seferi yaptı.
Gulcemal, Cumhuriyet döneminde kah Karadeniz iskeleleri ne çalıştı, kah İzmir’e ve de Akdenizdeki İskelelere….Ataturk’ünde birkaç kez yolculuk yaptığı Gülcemal, 1937’de artık iyice çaptan düştüğü için çaresiz seferden alınarak Haliç’e bağlanmak zorunde kaldı. ikinci Dünya Savaş’nın karanlık yıllarını Haliç sularında demirli olarak bir ardiye gemisi olarak geçirdi. Uluslararası Lıoyd kayıtlarında Gülcemal’in adı son kez 1945’te yer aldı. Sonra? Sonra 1950 yılında bir gün, bir açık deniz römorkörü tarafından çekilerek limandan çıkartıldı, Marmara ufkunda giderek gözden uzaklaştı, kayboldu, gitti. Nereye mi? Messina’ya.. Onu hurda hesabına satın alan bir italyan firmasının söküm havuzuna… Yanlızca Müze’deki piyanosu kaldı yadigar!
Kaynak: Istanbul’un Unutulmayan Gemileri Eser Tutel