Bizi Kim Temsil Edecek ?

sevgili arkadaşlar,uzun süreden beri devam eden yazışmaları izlemekteyim.bazen alakasız sularda seyreden, birşey söylemiş olmak için anlamsız diyaloglara dönüşen yazışmalar hem insanları bıktırdı hemde konunun özünün dağılmasına neden oldu.sorun uzun yıllardan beri gözümüzün önünde ve ne yazık ki hiç değişmeden duruyor.yazılanların bir kısmını okuyunca insan “pes artık” deyip umutsuzluğa düşüyor.ama birden,bir arkadaşımız çıkıp emekten, iş üreten ve bu sektörden evine ekmek götüren(tek geçim kaynağı bu olan)insan olma durumunun bizlere yüklediği ahlaki sorumluluklardan bahsedince, tekrar anlıyoruz ki, üzerimize düşeni yapmalı ve ne düşünüyorsak söylemeliyiz….

emeğine ve yaptığı işe saygı duyan herkes(yani namuslu insanlar) hayat alanını ve bu alandaki kazanımlarını korumak ve geliştirmek zorundadır.bizi insan yapan,bizi başkalarından farklılaştıran bu irade ve inançtır..”herkes”gibi olmamaktır.toplumları geliştiren,ulusları yücelten de bulundukları alan ve sorunlar karşısında aldıkları tavırdır.”evet efendim”,”ama buna da şükür”davranışları hayatı temsil etmez.zaten ölüdürler..üstelik hiç bir saygınlıkları da yoktur..

tekrarlamak bile yorucu oldu ama bizler ticari kuruluşlarız…sorunun da esası budur..ticari kuruluşlar olarak bulunduğumuz nokta ile bir üniversite klübünün işleyişi,yasal mevzuat,bağlı bulundukları prensipler ve sorumluluklar açısından nitelik farkı bulunmaktadır.yani siz bir araba tekerleğini uçağa takamazsınız..yada sportif bir kuruluşun mevzuatı ile ticari bir kuruluşu(iş hukuku,vergi hukuku vs.vs..)yanyana koyamazsınız…bunlar çok farklı alanlardır.biri ile diğerini de açıklayamazsınız..bu sektörde yıllardır ter akıtan biri olarak bunu açıkça gördüm.bu nedenle önümüze çıkan her sorunda hamisiz ve yanlız olduğumuzu bilerek davrandık..sahil güvenlikte,liman başkanlıklarında,kaymakamlar karşısında ve tüm pratik sorunların karşısında “iman”gücüyle durduk…yönetmelikler yapıldı ve bu yönetmeliklerin tamamı bizden uzakta ve hayatın gerçeklerinden,ticari dalış merkezlerinin gerçeklerinden uzak da oluşturuldu.oy hakkımızın olmadığı,hiç bir inisiyatif koyamadığımız,kendimizi ifade edemediğimiz bir çemberin içinde tutulmaya çalışıldık. .dalış listeleri,gece dalışları,rehberler suda mı tekne de mi olacak,rehber hasta bile olsa tekneye gelecek yoksa tekne çıkamaz, yerine yine yetlkili bir rehber gelebilir mi gelemez mi? gibi bu sektörün emekçilerinin canını yakan,enerjilerini çalan, işimize mi bakalım yoksa bunlarla mı mücadele edelim diye kafa patlattığımız ve bürokratların insafına bırakıldığımız süreçleri yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.bunları unutmalı mıyız?bütün bunlarla bizim mi boğuşmamız gerekirdi?kurulan dernekler hangi ihtiyaçtan kuruldu?böylesine yorucu ve dikkat isteyen bir işleri olmasına rağmen bu insanlar niçin başka bir savunma mevzii oluşturma ve hak arama çabasına giriştiler?acaba tüm bu sorunlar yoktu da bizler mi uydurduk?..neredeyse tamamen bizim beslediğimiz ve bizi temsil ettiği söylenen mevcut yapının hangi hizmetleri sunduğu ya da hangi ihtiyaca cevap verdiği tartışılmalıdır.”ulusal olmak” bu sektörün önünü açıp, bu ülkenin evlatlarına daha çok istihdam yaratılması ya da daha çok vergi ödenmesi midir yoksa birkaç kartın para karşılığına tekabül eden bir anlayış mıdır?hangi eğitim materyali zenginliği ve kolaylığı yaratılmıştır?”sualtının gelişimi için yapılan harcamalar”hangi sualtını kapsamaktadır.? ticari dalış merkezleri arasında bu olanaklardan faydalanan tek bir dalış merkezi varsa lütfen bir adım öne çıksın…yapılan açıklamalara bakılırsa,hatasız ve neredeyse tanrısal doğrulukta bir yapılanmamız varmış.belli ki özeleştirinin ne anlama geldiği ve nasıl bir saygınlık içerdiği anlaşılamamış.bildik ve tartışmalarla ilgisi olmayan açıklamalar sadece bu sektördeki insanların zekalarının küçümsendiğini gösterir. Bu da başka bir aşağılama şeklidir..

yazılacak çok şey var.ama özet olarak benim yetiştiğim yerde bana öğretilen şey, hakkettiğini istemenin ve hakkettiğini savunmanın insanı daha saygın ve onurlu yapacağıydı…bu inancım ölümcül bir şekilde devam ediyor..”buna da şükür” demeye niyetim yok.çünkü bu değerleri üretenler olarak hakkettiğimiz bu değil…sektörün tüm emekçilerine içten selamlar.


yusuf ziya sulekoglu
yusufsulek@gmail.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !