‘Bacasız Sanayi’nin dumanı tütmüyor: Dalış turizmi boğuldu

Turizm sektörü, döviz kurunun yarattığı baskıyı yaşarken ‘Bacasız Sanayi’nin en önemli paydaşlarından biri olan dalış turizminde yüzde 30’lara çıkan bir daralma yaşandı. Turistler ise Mısır, Uzakdoğu gibi bölgeleri tercih etmeye başladı.

KENAN YEŞİL / YENİGÜN / ÖZEL HABER – Türkiye, geçen yıl turizmde yakaladığı başarılı ivme sayesinde dünyada en çok ziyaretçi alan ilk 10 ülke arasında 4’üncü sıraya yükseldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2024 turizm sezonu için “60 milyon ziyaretçi 60 milyar dolar gelir” hedefi koydu ancak ekonomide yaşanan sıkıntılar bacasız sanayi turizmin tüm paydaşlarını olumsuz etkiledi. Turist sayısında istatiksel artış yaşanmasına rağmen bu oran otellere yansımadı. Türkiye’nin pahalı bir turizm destinasyonuna dönüşmesi ile yabancı turistler rotalarını ülkemizden çıkarmaya başladı. Bacasız sanayinin en önemli paydaşı olan dalış turizminde yüzde 30’lara çıkan bir daralma yaşanırken turistler ise Mısır, Uzakdoğu gibi bölgeleri tercih etmeye başladı.

Mısır ve Uzakdoğu alternatif oldu

Turizm sektörünün, döviz kurunun yarattığı baskıyı yaşadığını vurgulayan İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı Mihri Çelik, 2024 sezonunda deniz turizminde belirsizlik ve sıkıntılar yarattığını söyledi. Dalış turizminde maliyet kıskacı altında müşterilerine iyi hizmet vermeye çalıştığını aktaran Mihri Çelik, Mısır ve Uzakdoğu gibi bölgelerin Türkiye’ye alternatif olarak öne çıktığını belirtip, “Döviz kurunun, maliyetlerdeki artışı karşılayacak ölçüde artmaması, ülkemizi turizmde rekabetçi olmaktan uzaklaştırıyor. Ülkemiz yerli ve yabancı turist için pahalı kalıyor. Çeşme, Karaburun, Kuşadası gibi dünyaca bilinen dalış alanlarımız da döviz kuru ve maliyet kıskacı altında misafirlerine en iyi hizmeti vermeye çalışıyor. Dalış turizminde Mısır, Uzakdoğu gibi bölgeler, Türkiye’ye alternatif olarak öne çıkıyor. Otellerin düşük doluluk kapasitesine bağlı olarak günübirlik gezi teknelerimiz, turizm amaçlı su sporları ve eğlence tesisleri de düşük kapasite ile hizmet veriyor. Ülkemizin ihracattan sonra en büyük döviz gelir kaynağı olan turizmin ve turizm gelirlerinin dörtte birini, yani bu yıl için 20 milyar dolar gelir üretmesi beklenen deniz turizmi sektörünün yeniden rekabetçi seviyeye gelmesi en büyük dileğimiz” diye konuştu.

Dalış turizminde ambargo etkisi

Türkiye’de 15 Temmuz 2016’dan sonra 2017 sezonunun turizmin dibe vurduğu bir yıl olduğunu hatırlatan Dalış Merkezleri Derneği Başkanı Ahmet Durmaz, 2016’ya kadar her sezon 15 kadar yabancı grubu ağırladıklarını, bu sayının 2017’de 4’e, sonrasında ise grup alamadıklarını, pandemi sonrasında 4 grup yeniden almaya başladıklarını söyledi. Ege ve Akdeniz’de, Ayvalık’tan başlayıp Antakya’ya kadar olan bölgede önemli bir dalış turizmi potansiyeli olduğunu aktaran Durmaz, “ Avrupa’nın, Türkiye’ye karşı uyguladığı bir ambargo var. Türkiye’nin tanıtıldığı ilan ve reklamlar eski dönemlerdeki gibi değil. Örnek verecek olursak, Almanya’dan bize tur düzenleyen tur operatörleri ülke kontenjanlarından Türkiye’yi çıkarmış durumdalar. Geçen yıla göre dalış turizminde büyük bir düşüş var. Sebeplerinden biri de Türkiye’deki hayat şartlarının güçlüdür. Dalış tekneleri iç turizmden besleniyor. Otellerde ambargodan kaynaklı olumsuz olarak etkilendi” dedi.

Dalış noktaları koruma altına alınmalı

Genel turizmden kaynaklı dalış turizmde bir azalma olduğunu ancak dalış turizmdeki eksikliklerin de bu azalışta etkili olduğunu belirten Durmaz, yapılması gerekenleri anlatarak, “Türkiye’deki dalış noktaları korunmadığı için balık koruma alanı olarak ilan edilmediği için bu noktalar sualtı canlıları yönüyle zayıf oluyor. Bu hem iç turizme hem dış turizme olumsuz etkiliyor. Birinci öncelik dalış noktası olarak ilan edilen yerlerin koruma alanı ilan edilmesi gerekiyor. Zıpkın ve balık avcılığın yasaklanması lazım. Geçmiş yıllarda bulunan Anfora nedeniyle uzun mesafelerin dalışı yasaklanması durumu var. Buraların değerlendirilmesi Resmi Gazete’de çıktı ama aktif olarak yapılamıyor. Arkeolojik alanların da dalış turizmine kazandırılması gerekiyor. Dalış teknelerin standartlarının artırılması lazım. Soyunma alanlarının iyi değerlendirilmesi lazım. TGA’nın dalış turizmi konusunda tanıtımlarda yer ver vermesi gerekir. Dalış merkezlerinin dalış turizmi yapmamaları eksiklerden biri. Yurtdışı tanıtımları yapmaları gerekiyor. Avrupa ile sınırlı kalmamamız gerekiyor” diye konuştu.

Dalış turizminde yüzde 30 azalma yaşandı

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Üyesi, Dalış Merkezleri Derneği Üyesi Erdinç Ergün, dalış turizminde yüzde 30’a varan bir azalma yaşandığını belirtip, “Genel turizmin etkisinden biz de etkileniyoruz çünkü her şey pahalı. Özellikle Avrupa’dan gelen turist sayısı azaldı. Bölgesel olarak bize yurtdışındaki vatandaşlar geliyor. Onlar da pahalılıktan dolayı azaldı. Biz de direkt olarak etkileniyoruz. Yerli müşteri sayımız azaldı. Yurtdışındaki bazı operasyonlarla Türkiye’dekiler aynı fiyata geliyor. Belki Türkiye’deki daha pahalı oldu. O yüzden insanlar yurtdışını tercih ediyor. Dalış turizminde geçen yıla kıyasla yüzde 30 gibi bir azalma var. Mısır ve Uzakdoğu ülkelerinde fiyatlar daha uygun. Sadece dalış turizminde değil diğer alanlarda Mısır ve Uzakdoğu’ya kayma var. Dalış turizminde dünya fiyatları aynıdır, pek değişmez. Ama konaklama ve yiyecek bizi en çok etkiliyor” ifadelerini kullandı.

“Çeşme’de 10 dolara ancak bir kumru yenilir”

Türkiye’de, özellikle güney bölgelerde durumların hiç iyi olmadığını vurgulayan Erdinç Ergün, şöyle konuştu: “ Özellikle Güney bölgelerimizde, Marmaris, Fethiye, Kaş taraflarında durumlar çok iyi değil. En son aldığımız bir bilgide 10 dolara dalış yaptırılıyor. Çeşme’de 10 dolara ancak bir kumru yenilir. Günde iki dalış yapılır. Bütün dünyada iki dalış 60-70 Euro bandındadır. Yunanistan’ın Sakız adasında botla yapılan dalışlarda 140 Euro. Yunan adalarında dalışlar çok pahalı ancak konaklama ve yiyecek çok ucuz. Biz de ise tam tersi. Dalış ucuz ama konaklama ve yiyecek çok pahalı.”

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !