Aslında hepimiz biliyoruz, hadi bir ansiklopedik tanım yapalım;
“Hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanlarının iskeletlerinin artıklarının yığılması neticesi ortaya çıkan birikme olarak tarif edilebilir. Bunun yanında su hizasında bulunan kaya zincirlerine de resif ismi verilmektedir. Mercan resifleri, sıcaklığı 18 C derecenin üstünde olan denizlerde görülmektedir. Bu derecenin altındaki denizlerde mercan resiflerine rastlanmaz.” Doğal olarak, bir çok deniz canlısı için resifler, toplanma, beslenme, üreme alanlarıdır. Peki “yapay resif” denince aklımıza ne gelmelidir? Mercanların, büyük kaya bloklarının olmadığı yerlerde çeşitli malzemeler kullanılarak deniz tabanında oluşturulan yapılar olarak düşünebiliriz. Hatta son yıllarda ülkemizde bu alanda çalışmalar yapan bilim insanlarımız, her geçen gün fakirleşen doğaya adeta yardım eli uzatmaya başladılar. Ama son zamanlarda farklı bir “yapay resif” anlayışı ortaya çıktı. Bu resiflerde mercanların ve kayaların yerlerini, hurdaya çıkmış gemi, uçak enkazları alıyor. Ne büyük bir rastlantıdır ki, “yapay resif” seferberliği hep dalış turizminin yoğunlaştığı yerlerde başlatılıyor. Bu konuda en büyük destek de dalış merkezlerinden geliyor. Kemer, Kaş, Bodrum; sırada Saroz var.
Bir TV programında yöresinde yapay resif hizmeti (!) veren belediye başkanı kendisine uzatılan TV mikrofonuna şöyle diyor; “buraya komşu ülkelerden isteyeceğimiz savaş gemilerini de batıracağız, bu bölge ülke medeniyetlerinin buluştuğu bir yer olacak.” Ama bu amacına ulaştığında bölgenin bir “gemi mezarlığı” olacağının belki farkında, belki de değil. Bir başka haber Saroz Körfezi için geliyor; körfezde 3 gemi, bir savaş uçağı batırılacakmış.
Yakında, ellerindeki şişeleri, konserve kutularını çöpe atmaları yerine denize atmaları için halka kampanya başlatılırsa şaşmamak lazım. Ne güzel; her bir şişe, teneke kutu balıklara yuva olur!
Denizlerimizde “yapay resif” seferberliği bilimsellikten çıkıp bir rezalete doğru gidiyor. Belki de Akdeniz’in en güzel sığlıklarından olan Bodrum Limanı’nın hemen çıkışındaki “Büyük ve küçük reef” olarak bilinen “doğal resifler” in korunması için bugüne kadar kılını bile kıpırdatmayan yerel yönetimler, dalış merkezleri, ihtiyaca binaen Bodrum’da “yapay resif” yaratmak için gemi ve uçak enkazlarını denize atıyorlar. Nispeten sualtı doğası en az bozulma gösteren Kaş’da uçak batırılıyor hem de tekerleklerindeki lastikleri bile çıkarılmaya gerek görülmeden.
Ne yazık ki bilim insanlarımızın uzun yıllardır doğaya katkı sağlamak için yapmış oldukları “yapay resif” çalışmaları bugün “dalış noktası” yaratmak için kullanılmaya başlandı. Batıklar, denizlerin bir gerçeğidir. Mümkün olsa da gemiler hiç batmasa; mümkün olsa da çoğu da battıktan sonra az veya çok çevre kirliliği, bazen çevre felaketi yaratan batıklar, battıklarından hemen sonra daha fazla zarar vermeden su yüzüne çıkarılabilseler. Ama bu mümkün olmadığı için iyi, kötü anılarıyla su altında kalan batıklar dalıcılar ve sualtı fotoğrafçıları için ilginç dalış noktaları oluşturuyor. Çoğu zaman da dergimizde de yer alıyorlar. Ama bu batmamış hurdalık gemi ve uçak enkazlarını sonradan denizlerimize atılmaları için bir neden olamaz.
“Yapay Resif” adı altında “Yapay çöplükler” oluşturulmaktadır. Bu furyanın daha fazla çevreye zarar vermeden önüne geçilmesi gerekmektedir.
Esen kalın.
Ateş Evirgen
www.sualtidunyasi.com.tr