Ateş Evirgen’in Köşesi

TSSF seçimleri (!) geçtiğimiz ay yapıldı ve son sekiz yıllık icraatın devamı sağlandı. Ama buna bir seçim denebilir mi, orası çok tartışılır.

Bu seçimde koca bir sektörü, sadece 140 kişilik bir delege listesi temsil ederken, bu sektörün can damarı ticari firmalar sadece 10 delege ile temsil edildi. Bu delegelerin seçimini de TSSF yine kendisi yaptı.

Böyle bir seçim ile görev başında olan bir federasyonun özellikle sektörün ticari kanadını iyi temsil ederek, sağlıklı kararlar vermesi beklenemez. Bu çok açık olarak bugüne kadar uygulanan politikalarda zaten görüldü. Halen TSSF’nin temel politikası CMAS’ın Türkiye distribütörlünü yapmaktadır. Bugün hepimizin dalışlarımızda kullandığımız regülatörlerinin, dalış elbiselerinin, paletlerin, maskelerin markalarını Türkiye’ye ithal eden temsilci firmalar ne yapıyorsa, aynı şekilde TSSF’de CMAS’ı bu şekilde temsil etmektedir. Sualtı hokeyi, serbest dalış vs.gibi yarışma dalları dışında dalış eğitim sistemlerinin yapılandırılmasında da tamamen CMAS standartları esas alınmaktadır.

Bu şekilde TSSF ticari sektörün tam içine girmiş durumdadır. Ticari sektörün içinde bulunmak demek rekabet içinde olmak demektir. Ama TSSF’yi yönetenlerin tüm amacı, bu rekabet ortamını tamamen ortadan kaldırıp tek tip bir pazar yaratma amacında bulunmakdır. Tüm dünyanın aksine PADI, SSI ve diğer sistemlerin TSSF politikalarında yeri yoktur. Bu sistemlerin Pazar paylarının gittikçe küçültülerek Türkiye’deki dalıcı ve dalıcı eğitmenleri yetiştirilmesinin sadece CMAS standartları ile yapılmasına çalışılmaktadır. Bunun için de yönetmelikler bu amaca paralel hazırlanmaktadır. Sonuçta bir haksız rekabet söz konusudur. Zaten bu nedenledir ki, şu an TSSF uygulamaları için rekabet kurulunda dava açılmış durumdadır.

Bu zihniyet sektörün en üstündeki kurumda sürdürüldüğü sürece, ülkemizin dalış eğitim ve turizm sektöründe dış dünya standartlarını yakalaması, dalış sektörünü olması gereken yere gelebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu zihniyetin ise seçimle gitmesi mümkün görülmemektedir. Başta da belirttiğim delege yapısından da demokratik bir sonuç beklemek mümkün değildir. Daha da ilerisi, önümüzdeki dört yıl için görev yapacak başkanın yanında bir sonraki dönem kimin başkanlığa getirileceğinin pazarlığının ve planlamasının bile şimdiden yapıldığı fısıltı gazetesinden kulağımıza gelmiş bulunmaktadır.

Bu durumda olması gereken tek şey, dalış dünyamızın ticari kanadının TSSF bünyesinden ayrılmasıdır. Bunun demokratik ve hukuksal boyutu mümkündür. Zaten bu yola girilmiştir. Yeni bir yapılanmada kazanan, dalış dünyamız ve ülke denizciliği olacaktır.

Esen kalın,


Ates Evirgen
www.sualtidunyasi.com.tr

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !