Alfred Wegener Enstitüsü araştırmacıları Arktik Okyanusu’nun deniz yatağındaki çöp miktarının oldukça fazla olduğunu tespit ettiler. Plastik poşetler, ağlar ve cam parçaları deniz canlılarının yaşamını tehdit ediyor.
Derin denizde bulunan çöplerle ilgili bugüne kadar yürütülmüş bilimsel araştırma sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bunlardan biri araştırmacılar Melanie Bergmann ve Mine Banu Tekman tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın bulgusuysa endişe verici.
Araştırmacılar 2 bin 500 metre derinlikte bulunan okyanus yüzeyini gözlemleyebilmek için elle çekilir bir kamera kullanmayı tercih ettiler. Bu derinlikte dahi ciddi miktarda bir çöp yığınına rastladılar.
Avrupa Birliği çevresel sorumluluk bakımından öncü kabul ediliyor. Buna rağmen AB plastik çöpünün yalnızca yüzde 25’ini geri dönüşüme tabi tutuyor. Günlük plastik çöpümüz maalesef genellikle denizin dibinde birikiyor.
Deniz ve okyanusların kirletilmesinde en büyük rollerden biriniyse balıkçılık sektörü oynuyor. Okyanusta bulunan çöpler arasında plastik ağlara rastlanılması yaygın bir durum. Bu maddeler deniz canlıları için ciddi yaşamsal riskler teşkil ediyor.
Ufak plastik parçaları denize girer girmez planktonlar tarafından yeniyor. Böylece plastik maddeler bu küçük organizmalar vasıtasıyla besin zincirinin tamamına yayılmış oluyor. Bu da demek oluyor ki, nihayetinde kendi attığımız plastiği kendimiz yiyoruz.
Plastik bir poşetin doğada çözünmesi 20 yıl sürüyor. Plastik şişelerinse 450. Kaldı ki bu süreç denizin derinliklerindeki güneş ışığı ve oksijen eksikliğinden ötürü daha bile fazla zaman alıyor.
Ve işler daha da kötüye gitmekte. Bilim insanları 2011 yılından bu yana denizlerde bulunan çöp miktarında gözle görülür bir artış meydana geldiğini söylüyor.
Göründüğü gibi sorunun kökeninde insan var. Sorunun çözümü içinse yaşam tarzlarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Ürettiğimiz atığın miktarını azaltmak ve geri dönüşümün önemiyle ilgili bilinçliliği artırmak denizlerimizi temiz tutmak için atabileceğimiz ilk ve en önemli adım.
Kaynak: Deniz Haber