Bursa Büyükşehir Belediyesinin geçtiğimiz ay İznik’te “Tarihi Kültürel Mirası Tespit” çalışmaları sırasında havadan çektiği görüntülerde tesadüfen fark edilen göl altında ki bazilika, dün sualtı yapımcıları tarafından görüntülendi.
Atlas Dergisi Sualtı Yapımcısı Ali Ethem Keskin, Sualtı Fotoğrafçısı Recep Şen, Mavi Keyif Dalış Okulu sahibi Hikmet Orakçı, Milliyet gazetesi muhabiri ve sualtı tarihi gönüllüsü gazeteci Gökhan Gültekin Karakaş, Gazete Jurnal’den Halil Ataş ve müzeden bir arkeolog nezaretinde sahilin doğusunda kıyıdan 20 metre açıkta ve 1,5 metre derinlikte bulunan bazilika’yı sualtında görüntülediler.
Arkeolojik alan ilan edilen bölgede çekimler, Bursa Valiliği ve İznik Kaymakamlığından alınan özel bir izin ile gerçekleşti. Ekip kiraladıkları tekne ile bazilika’nın bulunduğu alana doğru yol aldı. Hristiyanlık mimarisinin özelliklerini taşıyan, Roma dönemine ait yaklaşık bin 600 yıllık bazilika, hava şartlarının iyi olmasıyla görüntü olanağı verdi.
APSİS ve NEF’LER GÖRÜNTÜLENDİ
Sualtı ekibi, dalış izni verilmeyen alanda tekne ile su üstünden sualtı kamera ve fotoğraflama çalışması yaptı. Ekip, yer alan Bazilika’nın “ayin odasının giriş kapısı olan doğu ucundaki yarım daire planlı apsis’i” ve koridor uzantıları olarak bilinen “nef” leri görüntülemeyi başardı.
M.S 4’ÜNCÜ YÜZ YILA AİT
M.S 4’üncü yüz yılda inşa edildiği tahmin edilen göl altında ki bazilika, ilçe merkezinde ki Ayasofya mimarisine benziyor. Ancak, Ayasofya’dan daha büyük. M.S 740 depreminin etkisiyle göl sularının altında kaldığı tahmin ediliyor.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, “yapının artı apsise sahip olduğunu bunların bir araya getirildiğinde kilise yani bir bazilikanın yer aldığını” söylemişti. Şahin, bazilikanın ‘Narteks’ ismi verilen son cemaat yeri ve avlu bölümünün olduğunu, hemen iki yanında köşeli odalar yani kutsal eşyaların saklandığı bölümlerin bulunduğuna dikkat çekmişti.
SUALTI TURİZMİ İÇİN İDEAL
İznik gölündeki araştırmasını tamamlayan ekip üyelerinden Atlas Dergisi Sualtı Yapımcısı Ali Ethem Keskin, “Ortaya çıkan bazilika heyecan verici özelliğe sahip. Daha önce buluntunun ilerisinde dalış gerçekleştirmiştim. Görüş çok kısıtlıydı şimdi ise bu suların çekilmesiyle netleşmiş. Sualtından fotoğraf almamız kolaylaştı. Buranın turizm açısından bulunulmaz bir sualtı görselliğe sahip olduğuna inanıyorum” dedi.
Mavi Keyif Dalış Okulunun Sahibi Hikmet Orakçı, “ Ben İznikliyim. Çocukluğum bu gölde geçti. Yıllar önce burada sazlıklar vardı. Sazlıkların arkasında kalan bu bölümdeki taşların üzerine çıkar olta atardık. Yelkenliler ile geçerken salmalarını çarpardık. Meğer burada bir yapı varmış. Burada bir çalışma yapmak benim için çok ayrıcalıklı bir çalışma oldu. Sualtında ki tarihi yapı, sualtı turizmine açılabilir. Gerekli altyapı çalışmaları elverişli hale getirebilirlerse bizlerde dalış okulu olarak burada turizme katkı sağlarız. İznik gölünde yatan tarihin birçok insana dalış merakı uyandıracağına inanıyorum” dedi.
Video görüntüsü çalışması yapan Recep Şen, “Sakarya’dan geliyorum burası ilgimi çekti. Sualtı video ve fotoğrafçıları olarak, suyun altındaki tarihi çekip insanların görmesini sağlamaya çalışıyoruz. Hiç bir ticari beklentimiz de yok. İznik gerçekten tarihi hazineye sahip ve gerek toprak altı gerekse sualtı bugün bunu gördük. Eşsiz bir yer değerlendirilmesi gerek” dedi.
Gönüllü ve sualtı tarihi gazetecisi Gökhan Gültekin Karakaş’ta, “Ben Anadolu’nun tarihine bağlı bir gazeteciyim. Arkeolojik alanların, Anadolu tarihini zenginleştirdiğini her haber araştırmam da görüyorum. Sadece deniz kıyılarımızda değil iç sularımızda da insanlık tarihini şaşırtacak, onların yüzlerinde tebessüm uyandıracak, sürprizlerle dolu olduğuna kanıtladı İznik Gölü. İç sularımızda gizli tarihsel potansiyeli ve zenginliği ortaya çıkarmak bizim görevimiz. Avrupa ve başka kıtalarda ki ülkeler, kendi tarihlerini anlatmak için yapay, modern yüzyıla uygun tarihi heykeller yaparak suyun altına indiriyorlar. Fakat biz 1600 yüz yıla gidebilecek kadar zengin bir tarihe sahibiz. Hem de çıplak göçle görülebilecek kadar net bir coğrafyada” dedi.
Ekip, birde Mısır örneğini verdi. “Mısır’da altı cam botlar ile turistler gezdirilerek sunum yapılmakta. İznik gölünde de bu model oluşturulabilir” denildi.
APSİSLİ MİMARİ NEDİR
Apsisi bir mimari öğe olarak devralan Hıristiyan kilise mimarisi, Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilen bazilikalardan esinlenmiştir. Milano Hoşgörü Fermanı’nın ilanından sonra (MS. 313, Hrıstiyanlığın Romalılarca devlet dini olarak kabul edilmesi) Hıristiyan mimarisi ve yapı tekniği önemli gelişmeler yaşadı. Sunak için yükseltilmiş bir alan olarak bir apsise sahip tarihteki ilk büyük bazilika,Roma’daki Laterano bazilikasıydı (yapımı 319). Birçok kilisede, ayin odasının giriş kapısı veya çan kulesinin karşısındaki doğu ucu, yarım daire planlı bir apsis olarak tasarlanmıştır. Genellikle apsis alanında sunak için yükseltilmiş bir mekan bulunur.
Kaynak: Gazete Jurnal