Annelik ve Dalış

Dünyada bir örneği daha var mıdır, varsa da ne sıklıktadır bilmiyorum, ne zaman ki hamile kaldım, ilk hesapladığım tarih bebeğimin dünyaya gelmesi iken ikinci tarih de dalışa döneceğim tarihdi. Planlarım normal doğum üzerineydi, böylelikle hem doğumdan 4 hafta sonrasında dalışa başlayabilecektim, hem de vücudum bir operasyona uğramamış olacaktı ki planlar tutmadı ve sezaryan ile Mina Lisa’Yı dünyayı getirdim. Bu sefer tarih belli olmuştu, sekiz hafta sonrasında suya dönecektim, hem Mina 2 ayını tamamlamış olacaktı, böylelikle o da denizden faydalanabilecekti.

İlk dört ay annemin benimle kalmasından dolayı her şey kolaylıkla yürüdü, hep beraber dalışa gidiyorduk, ben dalışa gitmeden önce Mina’yı emziriyor, hızla dalışa koşuyor, dalış sonrası tekrar hızla bu sefer Mina’ya koşuyordum. Etrafımızda tuhaf bakışlara mazur kaldığımız gibi, çoğu zaman da etraftaki dalgıçlardan dalış sonrası emzirmek zararlı değil mi gibi sorularla karşılaşıyorduk.

Emzirme dönemindeki çoğu bayan dalıcı, süt ile azot baloncuklarını bebeğe geçireceğini sansa da böyle bir şey mümkün değildir. Daha hamilelik dönemindeyken Dr. Adel’e danışarak (Adel Tahir)emzirme dönemi ve dalış ilişkisi hakkında bilgilendim, ayrıca DAN’ın internet sayfasından da emzirme dönemi ve dalış ilişkisi hakkında yazılan ve önerilenleri okudum. İçim rahat bir şekilde dalışlarımı gerçekleştirdim. Emzirme döneminde dalışın tek bir kötü etkisi olduğu yazıyor o da annenin sütünün azalması. Bunun sebebi aslında dolaylı yoldan dalış ile ilgili, annenin bebeğinden ayrılarak dalışa gitmesi demek belli bir süre bebeğini emzirememesi ve süt kanallarının tıkanması demek. Yani dalış dışında başka bir aktiviteye gittiğinizde de başınıza aynı şey gelecektir. Ben dalışa giderken Mina’yı da yanımda götürdüğüm için ayrı geçirdiğimiz ya da gün boyu emziremediğim zamanlar olmadı.

Doğum sonrası dalış yapmanın en büyük avantajı suyun altında üşümemeniz diyebilirim, hamilelik döneminden kalan fazla kilolar sizi sıcacık tutuyor. Hamilelikten kalan kilolar nedeniyle dalış elbiselerimin içine girmek imkansız olduğu gibi, hamilelik sonrası için dizayn edilmiş elbise bulunmadığından, ilk 4 ay dalış elbisesi kullanmadım(tayt ve deniz sporları için hazırlanan kıyafetler dışında), beşince aydan sonra ise ıslak deniz kıyafetlerimin üzerine uzun kollu shorty giyerek dalışlarımı gerçekleştirdim. Dahab’taki dalışları saymazsam hiç soğuk hissetmedim. Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda 7mm elbise ile daldığımı düşünürseniz, aradaki fark büyük. Tabi bunun bir de psikolojik sebebi de var, elbise yok diye dalıştan vazgeçemeyeceğime göre, kendimi soğuk suya psikolojik olarak hazırlamalıydım, bu işin de üstesinden geldim.

Doğum sonrası dalış yapmanın dezavantajları yok mu, elbette var. Annelik içgüdüsü tamamıyla ortaya çıkıyor ve sizin suyun altında da düşünmek zorunda olduğunuz bir bebeğiniz olduğu aklınızdan çıkmıyor. Sean ile nöbetleşe dalıp, ben suyun altındayken o plajda Mina’ya baktığı için dalış zamanımı maksimum 60 dakika olarak ayarlıyorum. Yani tüp bitene kadar zevkini çıkarmak artık çok uzaklarda, hele ki 59. Dakikada ilgimi çeken bir canlı görmek mi; en acısı, hızla birkaç poz al ve suyu terket! En önemli dezavantajı ise dalışlarımı tek başıma gerçekleştirdiğimden dolayı, son köpekbalığı saldırılarılarının da etkisiyle istediğim navigasyonu izleyemem.
Kısacası annelik ve dalışı birarada gayet güzel yürütülebiliyor, sadece dalış sonrası çekilen fotoğrafları düzenleme işlerinde ve internete fotoğraf yükleme konusu epey bir zaman alıyor. Dezavantajlarından bir diğeri de dalışa giderken bebek arabası, bebek, bebek çantası gibi oldukça ağır yüklere sahip olmanız, bu kısmı epey yorucu oluyor. Eve döndüğünüzde hallaç pamuğu gibi olabiliyorsunuz.

Çiğdem Cooper
lilith.lita@gmail.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !