Doğum ve ölüm tarihlerimiz arasında o küçücük tireyse eğer hayat, onu doya doya yaşayanlara bayılıyorum. Onlardan biri de Ali Sabancı. Koskoca Pegasus Hava Yolu şirketi, uçaklar filan derken hayatın bambaşka kıyılarında bambaşka bir tutkusu var Sabancı’nın. İş hayatını göklerde sürdürürken, özel yaşamını da denizin derinliklerine adamış Ali bey. Uzun zamandır dalıyor, mavi dünyanın bilinmezliklerle dolu sularını kulaçlıyor. Hatırlayanlar olacaktır, geçen yaz bu uğurda az daha canından oluyordu. Dalış sırasında bir ahtapotun kollarının boynuna sarılmasıyla ölümden dönmüştü. Az kalsın ‘Ahtapot’un Kolları’nın sadece bir Türk filmi ismi olmadığının canlı kanıtı olacaktı.
Bana kalırsa değil ahtapot , Jaws gelse Ali beyi bu tutkusundan vaz geçiremeyecek. Geçen yıl yedi arkadaşı ile birlikte Kızıldeniz’deki dalışlarında yaşadıklarını kitap haline getiren ünlü iş adamı, bu kez de Maldiv adalarından çok özel fotoğrafları ve anıları yeni kitabının sayfaları arasına hapsetmiş ve bize ulaştırmış.
‘Bir Zamanlar Maldivler’ gerçekten hem bakılacak, hem okunacak bir kitap olmuş. Dünya Sualtı Görüntüleme Festivali’ nde 2 ödül birden kazanan sualtı fotoğraf sanatçısı Alptekin Baloğlu’nun da aralarında bulunduğu ekip, bir hafta boyunca her gün dört saatini su altında geçirerek, köpekbalıklarından, deniz kaplumbağalarına, mercan kayalıklarına kadar harika fotoğraflar çekmiş.
Beni asıl etkileyen, Ali Sabancı’nın şu sözleri oldu; “Hayat kısa ve bazen de zor. Yoğun çalışıyoruz ve yoğun yaşıyoruz. Ben kendime bir pencere açtım. Bu pencere suyun altında ve beni balıkların arka bahçesine götürüyor.”
Keşke hepimiz onun gibi hayatımızda yeni bir pencere açabilsek…
Kaynak: Medya Faresi