Emel Özdağ

Dalış ve Kadın

Albert Einstein der ki: ” Hayat iki şekilde yaşanır. Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi.”

Benim hikayem de diğer yazılardan biraz farklı olarak kadının ruhundaki derinlikler ve içinde kopan fırtınalardan bahsediyor.

Mucizelere inanırmısınız, bilmem ama ben inanırım. Benim mucizem bir rüyayla başladı. Bir Şubat günü sonsuz mavide, denizde, derinlerdeydim… Tanımadığım bir yüz, bileceğimi hissettiğim… İskelede yan yana oturmuş,sonsuz mavinin huzurunu yaşıyorduk keyifle. Bacaklarımızı iskeleden sarkıtmışız, üstümüzde bir çocuk neşesi… Rüyadan sonraki her şey kimi zaman romantik kimi zaman trajik bir film senaryosu tadında ilerliyordu. Yani tam da hayatın olduğu gibi. Kendimi sonsuz maviye ve aşka çekilirken buluyordum. Kader, harekete geçmeyen kişiye asla yardım etmez !

Kendimi bildim bileli heyecanlı maceraları hep seviyordum. Sonunda beni kendim yapıyordu hepsi… Vakit yaratıp yeni coğrafyalar görmek için yollara düşmek, soluğumu bilmediğim iklimlerde almak, yerküreye gökyüzünden bakmak. Dünyanın bütün katmanlarını merak ediyordum. Okyanus dibinden gökyüzüne kadar. Yeryüzündeki her şey insan eliyle bozulmuştu ama denizin derinleri hala bakirdi, belki de beni en çok çeken şey de buydu. On yıl kadar önce denizin derinine bir yolculuğum olmuştu. Araya giren diğer maceralardan devamını getirmeye fırsat bulamamıştım. Tam da bu noktada Şahika Ercümen‘in “Benim için hayat, nefesimi tuttuğum an başladı.” sözü benim için bir dönüm noktası oluyordu. Hayran kalmıştım cesaretine, azmine ve başarısına.

Rüyayla başlayıp, mucizeyle gerçeğe dönüşen hikayemin trajik duruma henüz devrildiği noktada kendimi Kızıldeniz’de bulmuştum. Tersinden başlamıştım hikayemi gerçekleştirmeye. En son yapılacak şeyi ilk önce yapıyordum. Sonrası deniz tutması, devamı kulak zarı travması. Bu olumsuz durumlar ne heyecanımdan ne de azmimden bir şey kaybettirmiyordu. Başarısızlıklarınız size başarılarınızın öğrettiğinden daha fazlasını öğretir. Öğrenmek zorundaydım. Ve tesadüf ki doğru yerde doğru insanlar çıktı karşıma ciddi bir eğitimden geçerek devam ediyordum ülkeyi çevreleyen denizlerde tecrübelerimi arttırmaya. Birçok kadın görüyordum bu yolda ilerlemekte olan ve hatta üst seviyelere tırmanmış. Denize doğru her adımda cesaretim ve heyecanım artıyordu. Yerkürede her gün duyduğum, hikayelerine tanık olduğum korkutulmuş, sindirilmiş, baskılanmış ne kadar kadın varsa bu denizin derinindeki özgürlüğü, ferahlığı yaşasın istiyordum. Anlatıyordum etrafımdakilere hislerimi, ortak ediyordum hayallerime.

Mucizeler başımıza gelir. Yaşamımıza kattığı değerle, bizi hissi anlamda yükseltir. Kendimize olağan gerçeklikteki dünyada, olağanüstü güzellikte anlar yaratırız onlarla. Fakat asıl olan tecrübelerdir. Bir Tibet atasözünün dediği gibi “hayat, bizim ondan yaptığımız şeydir.” Ben de mucizelerin desteklediği tecrübelerle yeni, dokunulmamış anlar yaratıyorum kendime denizin derininde. Yeni hikayelere devam. Ve hala merakla bekliyorum hikayemin sonunu…

Emel Özdağ

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !