Şu anda ilçemize gelmiş olan C47-Dakota uçağının; aslında geriye dönük olarak, neden ihtiyaç duyulduğunu anlamak için 2005 yılına dönmekte yarar var. Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı’ndan 2005 yılında M-28 Dramader uçağının Kaş’a getirilip sualtında resif oluşturulmasıyla ilgili olarak yazışmalar gündeme geldiğinde ve o günün koşullarında ancak bu tarz bir uçağı bulup Kaş’a getirip batırdığımızda bu uçağın, Kaş’daki dalış okullarının hayal ettikleri düzeyde bir uçak olmadığı ortaya çıkmış ve 2 yıl içerisinde de bu uçağın yapay resif anlamında sualtı florasını zenginleştirip bir takım su altı canlılarının ve yuvalı balıkların orada yuvalanacakları kuramsal anlamda düşünülürken, gerçekte bunun böyle olmadığı görülüp tekrar yeniden bir araştırma içerisine girilmiş ve geçmiş uçağında bulunup buraya getirilmesinde asıl büyük desteği veren ve bu uğurda gerekli enerjiyi özveriyle harcayan Gökhan Türe arkadaşımız, arayışlarının sonunda 2008 yılının 7. ayında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı amaca uygun bir C-47 uçağının görev süresinin tamamlandığı ve hurdaya çıkarıldığı haberini aldığında kişisel olanaklarını devreye sokarak 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı ile dialoğa geçmiş ve bu uçağın KASAD tarafından hibe olarak alınabileceği konusunda süreci olgunlaştırmıştır.
Bu gelişme üzerine KASAD Yönetim Kurulu’nda alınan kararla prosedüre ilişkin çalışmalar başlatılmıştır. 11 09 2008 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı’na yazılan yazıda da bu hibenin koşulları sorulmuş ve bunun üzerine de Kaş Kaymakamlığı ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki olması gereken yasal prosedür başlatılmıştır. KASAD Yönetim Kurulu 11 09 2008 tarihinde C-47 uçağının bedelleri, sayman üye Fatma NALÇACI tarafından 3.553.00 TL Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı hesabına yatırılmış ve ardından da yine 12.09.2008 tarihinde de Kartal Vakfı’nın Gaziosmanpaşa –Ankara’da ki hesabına 1.553.00 TL yatırılarak C-47 uçağı ile ilgili hibe koşulları yerine getirilmiştir.
Bu süreç tamamlandıktan sonra uçağın Kayseri’deki 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı üssünden başlayan nakliye süreci ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır. Başından beri sürece önemli katkılar sağlayan arkadaşımız Gökhan TÜRE’nin kişisel çabaları sonucunda uluslararası nakliyecilik yapan bir kuruluşla görüşmeler yaparak, nakliye sürecine sponsor olunmuş ve uçak Kayseri’den Ankara’ya getirilmek üzere planlamalar gerçekleştirilmiştir. Ancak nakliye sürecinin başlatılacağı hesaplanan dönemde Kayseri bölgesinde sürmekte olan yoğun kış şartları planlanan sürecin aksamasına neden olmuştur.
Nakliye sürecinin başlatılamaması üzerine 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı, Kaş Kaymakamlığı’na son bir nakliye başlangıç tarihi vererek bu tarihe kadar mutlaka alınması gerektiğini hatırlatmış aksi halde haklarını kaybedecekleri uyarısında bulunmuştur. Bu durum karşısında yeni bilgiyi alan KASAD Yönetim Kurulu sponsor olan nakliyeci firmayla derhal irtibata geçerek sürece işlerlik kazandırılması çalışmalarına yeniden başlamıştır. Nakliyeyi gerçekleştirecek firma bu denli büyük bir uçağın nakliyesinin kolay bir lojistik işlem olmadığını, bunun çok ciddi bir planlama gerektirdiğini hatırlatarak süreç ile ilgili aksaklığın nedenlerini ortaya koymuştur.
Nakliye süreci başlatıldığında bir TIR Uçağın ana gövdesini alarak Ankara’ya ulaştırdıktan sonra geride kalan 4 parçayı da 2 TIR ile Ankara’ya ulaştırılmış; planlanan son nakliye süreci de Mayıs 2009’ başlatılarak Ankara’dan Kaş’a uçağın tüm parçaları taşınmıştır.. Belki de en sıkıntılı nakliye sürecide tam da bu aşamada gerçekleşiyor. Zira bu nakliye gerçekleştirilirken TIR’lara önden ve arkadan olmak üzere görevlendirilen eskort araçlar kullanılmış, hatta geçilen güzergahta zaman zaman yollar kapatılarak Tırların güvenli geçişleri sağlanmıştır.. Tüm bu hengameli süreç sonunda uçak Kaş’a sağsalim olarak getirilmiştir.
Planlanan süreç içerisinde Kaş’a getirilecek uçağın, yapılan görüşmeler sonrasında balıkçı barınağının beton zeminine indirilmesinin uygun olacağı görüşü hakimken; uygulamada uçak Çukurbağ Yarımadası yolu üzerinde yeralan, İnceboğaz diye adlandırılan bölgeye indirilmiştir. Tabii bu süreçte neden inceboğaz bölgesinin tercih edildiğini anlamış değiliz. Zira uçak şu anda İnceboğaz’da yeterli güvenliğe alınmadan montaj sürecine kadar bekletilmektedir. Malesef uçak şu an kötü niyetli veya bilinçsiz saldırılara açık bir alanda montaj sürecini beklemektedir. Oysa KASAD olarak biz balıkçı barınağı betonuna indirilmesi gerektiğini düşünürken güvenlik problemini dikkate almış, buna bağlı olarak da Sahil Güvenlik Komutanlığı’yla yağmış olduğumuz görüşmede uçağın başına bir nöbetçi asker verilebileceği ile ilgili olarak “olur” görüşü almıştık. Ne yazık ki 2 gün önce İnceboğaz’da yapmış olduğumuz gözlemde uçağın bazı camlarının kırılmış olduğunu; yani bir saldırıya maruz kaldığını tespit ettik. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın müdahalesi mümkün mü? diye yapmış olduğumuz görüşmede komutanlık bize İnceboğaz’ın müdahale alanlarının dışında olması sebebiyle bir şey yapamayacaklarını ama Kaş Kaymakamlığı vasıtasıyla sorumluluk alanı olan bu bölgede Jandarma Komutanlığı’nın daha kolay yardımcı olabileceğini söyledi. Bu noktada bizi asıl üzen konu ile ilgili olarak gerek yazılı basında gerekse de haber portallarında çıkan yazılarda uçağın korunduğunun söylenmesi oldu. Çektiğimiz fotağraflarda da anlaşılacağı üzere durumun hiçte güvenli olmadığını görmüş olduk.
Bu aşamada Kaş Kaymakamlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile yazışmalarını südürmekte olduğunun ve 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı’ndan 5 veya 3 kişilik bir montaj uzman ekibinin gelip demonte durumda olan uçağı monte edeceklerini öğrendik. Yine haber portalları ve gazete haberlerinden edindiğimiz bilgilere göre uçak XII.Likya-Kaş Kültür ve Sanat Festivali programı içerisinde; yine Kaş Kaymakamı Süleyman YILMAZ’ın belirlediği Fener Bölgesi diye bilinen alana batırılacağını öğrendik. Tam bu noktada kaygılandık..! Çünkü batırılma işlemi önemli bilimsel veriler ışığında yapılması gereken bir işlemdir. Nedir bu veriler? Bunlar, batırılacak bölgenin dip yapısı, deniz altı florası, farklı mevsimlerde bu bölgenin nasıl etkilendiği, bölgede oluşan dalgaların hangi istikametlerde seyrettiği, batırılacak bölgede yeralan kumun kayma hareketlerinin nasıl olduğunun, bölgenin batma oranlarının nasıl olduğunun bilinmesi gerektiği vb. gibi verilerden oluşmaktadır. Üstelik batırma işleminin deneyime dayalı olarak işlemi bilen insanlarla gerçekleştirilmesi gerektiğinin dikkate alınması gerekmektedir. Tüm bu koşullar oluşmadan yapılabilecek bir batırma işleminin risk taşıdığını belitmek zorundayım. Bu riskler nelerdir dediğimizde; batırma sürecini kabaca anlatmak gerekecek. 2.Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı’ndan gelecek Ömer bey ve ekibinin montaj sürecinden sonra uçak denize indirilecek ve inceboğaz’dan Fener bölgesine kadar (tahmini 1 deniz mili mesafe) güvenli bir taşıma gerçekleştirilerek batırılma işlemi başlatılacaktır. Bu arada eğer azami dikkat gösterilemez ise uçağın “tumba” olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyorum. Yapılacak olan en ufak bir hata büyük emekler harcanarak getirttiğimiz bu uçağı hayal edilenin aksine kaybetmemize neden olabilir. Anlaşılmasında yarar gördüğüm konu batırılma işleminin hiç de kolay bir uygulama olmadığının bilinmesidir.
KASAD Yönetim Kurulu kendi arasında yapmış olduğu toplantılarda batırılma bölgesinin seçimi konusunda 3-4 nokta üzerinde yoğunlaşmıştır. Tek bir nokta üzerinde fikir birliği maalesef oluşturamadık. Üzerinde düşünülen noktalar avantajlar içerdikleri kadar handikaplarıda içerisinde barındırıyordu. Temelde tespit etmeye çalıştığımız noktadan beklentilerimiz, zaman zaman bölgemizde oluşan fırtınalarda dalış faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ve nakliye mesafesini (Oluşacak risklerden dolayı kısa olmasını) dikkate alarak yakın bir bölge olması yönündeydi. Nihayetinde KASAD Yönetim Kurulu’nun kararıda kerhende olsa Fener Bölgesi olması yönündeydi.
Batırılma sürecinden KASAD olarak sorumluluğumuzu sürdürerek Bodrum’da da bir benzeri batırılan bu uçağın batırılmasında görev alan, deneyim sahibi arkadaşlarda halen irtibat halindeyiz. Burada KASAD’ın görevi uçağın sağlıklı bir süreç sonunda batırılması ve dalış turizmine kazandırılmasıdır.
KASAD olarak Kaş’ın turizm potansiyellerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. 1986’larda başlayarak bu güne kadar bu potansiyelin oluşturulmasına kuyumcu hassasiyeti ile işleyerek katkı sağlayanın Kaş Dalış Okulları olduğunu biliyoruz. Kaş Turizmine yapmış oldukları katkılardan dolayı tüm Dalış Okullarına bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu noktada başında sonuna kadar emeği geçen Gökhan TÜRE arkadaşıma ve bu süre içerisinde bize yardım eden diğer arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Hakan Nalçacı
Kasad yönetim kurulu Başkanı
hakan@sirenadive.com