03 Kasım 2014 Pazartesi
– Sezen SEÇGİN- Turizmhaberleri.com/ İzmir
YOK BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ: KARABURUN
Bundan tam 4 yıl önce burada yaşamak istediğimi hissettim.
Bu bir histi evet.. Her şey tesadüfen olmuştu. Sorularımın cevabını hobi olarak denizin derinlerinde arıyor, gökyüzünde çalışıyor ve yere nadir olarak ayak basıyordum. İşte bu dili geçmiş şimdiki zamanlarda geçmeye başlamıştım ben bu yoldan.
Kimse bahsetmedi bana buranın şifasından, kimse kalk gel demedi, bir yerde de okumadım. Burayı buldum ben. Bir keşifti benim için Karaburun. Bugün ne dilediğime dikkat etsem sanki her şeyi yaparmışım gibi hissediyorum. Bana bu gücü veren bu toprakların şifasıdır. Burada Şeyh Bedrettin’in fikirleri yeşermiş, Börklüce’nin isyanı meyve vermiştir. Asidir, adaletlidir ve doğaldır. Sabırlıdır doğa kadar…
İşte Karaburun’un bu özellikleri ruhuma işlesin diye yaşamak istedim burada. Şimdi oturmuş Karaburun’un bu Eylül gecesinde gökte binbir yıldız, diyorum ki ne dilediğine dikkat et… Gittikçe kısaldı bu karma süreci, eskiden küçüktük dileklerimiz hemen olmazdı, şimdi büyüdük. Dilediğimiz günü hatırlayacak kadar çabuk oluyor her şey. Nazım’ın dediği kadar da kötü gelmiyor bana büyüme; sarılmayı, sevmeyi, özgürlüğü bildikten sonra…
Hem ayrıca bak bütün dileklerimin gerçekleşmesine şahit oluyorum. Kendimi izliyorum, film gibiyim.. Denizi izliyorum sabahları, doyamıyorum kokusuna, balıkçıları izliyorum az biraz kızgın. ‘An’ımı bozuyorlar, geçmişe çekiyorlar onlar beni. Yine de iyi ki varlar. Nereden geldiğimi unutturmuyorlar bana. Onlar sayesinde barışıyorum bilinçaltımda yosun tutmuş tüm hikayelerimle ve yosunlar şifaya dönüyorlar Karaburun’da. Yürüyüşe çıkıyorum, yıllardır ertelediğim yürüyüşlere. Gün içinde doymuyorum seyretmeye bu toprakları bir kaç kez çıkıyorum. Geceleri evreni izliyorum. Carl Sagan’ın belgeselleri gibi, alabildiğine karanlık ve kocaman bir boşluk gökte. Asılı kalıyorum. Yer çekimsiz kalıyorum. Mutluluktan ne diyeceğimi bilemiyorum. Aldığım her nefes hücrelerimi yeniliyor, oksijeni su gibi içiyorum.
En güzel kararlarımı verdim ben burada, hayatımın anlamıyla derin bir bekleyişte karşılaştım, aşksa eğer gördüklerim, duyduklarım bugüne kadar, ne kadar yanıldığımı anladım. Ne kadar yanıldıklarını bildiğim aşıkların. Sevginin koşulsuzluğunu, mutluluğun sebepsizliğini, kadim öğretilerin sırrını verdi bana Karaburun.
Dalış yapmak üzere 4 sene boyunca geldiğim bu yerde, öğrendiklerim kendimle ilgilidir. Okumak istemezsen çok haklısın. Şimdi niye kalkıp benim kendi hakkımda öğrendiklerimi okuyasın ki…Tek bir neden var. Yok birbirimizden farkımız da ondan. Hepimiz aynı soruların cevabını arıyor, aynı acıların farklı yorumlamalarıyla büyüyor, çelişkiden çelişkiye koşuyor sonra da mükemmeli oynamaya çalışıyoruz birbirimize.
Yok birbirimizden farkımız. İşte bu yüzden hakkımda öğrendiklerim hakkında öğrendiklerindir. Şimdi istersen okursun, istemezsen köşedeki çarpıya basarsın hayat böyledir, yaptığımız seçimler gelir bizi düdükler.. (Uzun süre ciddi kalmamayı öğrendim ben)
Hızlı kararlar veririm, bir çoğunun aksine. Çünkü hayat, bana 5000 yıl versen kısa gelir, öyle çok severim anlayacağın. Öyle çok şey yapmak isterim ki, düşünmem günlerce üstüne. Çünkü düşünerek kaybedeceğim zamanı yola çoktan çıkmış olarak harcamak isterim. Tutunup kalmam çaresiz gibi memnun olmadığım hiçbir şeye başka başka yollar denemek isterim. Herkes kadar egom vardır elbette, yok olsun diye hep dua ederim.
Organiği sevmem, organiğin doğal olmadığını düşünürüm. Neticede müdahalenin her türlüsü doğallıktan uzaklaştırıyor nesneyi, kişileri, canlıları ve dünyayı. Garantiye inanmam. Bu güven duymadığım anlamına hiç gelmez. Hayata sonsuz güven duyarım, çünkü milyonlarca seçenek içinden birini öyle ya da böyle yaşar ve bir sonuca ulaşırım. Garanti ise farklıdır, insan yapımıdır, uydurmadır ve doğada garanti diye bir şey asla söz konusu olmamıştır. Garanti olan tek bir şey vardır, oda tarihini ve şeklini bilmediğin bir anda hiç bilmediğin bir yere dönmemek üzere gidecek olmandır. İşte bu yüzden mal mülk ve garanti zihnimde hiçbir zaman tohum bırakamamıştır.
Mal da yalan mülk de yalan…
Var biraz da sen Oyalan….
Karaburun yazımın absürt bir sonu olduğunu düşünme… Bana bunları yazdıran Karaburun’un ta kendisidir.
https://www.facebook.com/Gezenmibilirsezenmi?ref=hl
www.gezenmibilirsezenmi.com
Kaynak: turizmhaberleri.com