22 Temmuz 2014 Salı
– Şehmus KARTAL- turizmhaberleri.com / Batman
Kültür Uzmanı- Araştırmacı Yazar
KELHA ALODİNA KALESİ VE KUMLUCA KÖYÜ
Dicle Vadisinde M. Ö. 1.000.000 yıl öteye giden otantik yaşam kültürünün izlerini sürmeye devam ediyoruz. Çünkü Paleolotik ve Neolitik dönemlerden arda kalan yaşam izlerinin en belirgin olduğu yer hiç şüphesiz Dicle Vadisidir. Hasankeyf ilçe merkezinin 10 km. batısında yer alan ve günümüzde idari açıdan Hasankeyf’e bağlı olan Kumluca (Mirdese) Köyü ile bu köye bağlı Atlıhan (Kiprafe) mezrası yerleşim birimleri ve çevrelerinde bulunan zengin tarihi doku gerçekten göz kamaştırıyor.
Bu ören yeri içinde yer alan Kelha Alodina (Deli Alo Kalesi) Dicle Nehrine hakim ve nehirden yaklaşık 200 metre yüksekteki bir pozisyonda yer almakta ve bu heybetli duruşuna ilaveten kalenin hemen önünde bulunan doğal nehir limanı ile birlikte tabiatın en doğal bir manzarası halinde insanları karşılamaya devam ediyor. Yöre ağzıyla Lata Lis olarak bilinen ve çevresi mağaralarla, kesme taş evlerle ve doğal kaya burçları ile donanımlı olan Kelha Alodinanın tarihi geçmişi yaklaşık on beş bin yıl öteye gitmektedir. Atlıhan Mezrasının tamamı mağara yerleşkesinden ibaret olup binlerce yıldan beri iskan edilmiştir. Ancak şu anda bu mezra baraj nedeniyle birkaç yıldan beri tamamen tahliye edilmiş durumdadır.
Mezrada kalan boş mağaralar ise mevsimsel olarak yörede konar-göçerlik yapan yazın yaylaya kışın ovaya inerek sürülerini otlatan göçerlerin iskan merkezi olmuştur. Kumluca Köyü ile Atlıhan Mezrası arasında kalan ve sel sularının kayaları aşındırarak oluşturduğu derin vadilerle çevrili olan Alodina Kalesi adeta saklı cennet benzeri ile yörede eşi benzeri bulunmayan özellikte bir tabiat güzelliğine sahiptir. Saklı Cennet sadece Muğla İl sınırları içinde değil, Dicle Vadisinde yapılacak bir yüzey araştırması sonunda onlarca Saklı Cennet benzeri ören yerleri ile karşılaşmak mümkündür. Dicle Vadisinin engebeli yapısı içinde yaya ulaşımı yapmak oldukça zor olduğu için karadan yüzey araştırması yapmak mümkün değil. Ancak Dicle Nehri üzerinde kelekle veya günümüzdeki modern ismiyle Zodyak botları ile havadan Helikopter destekli bir çalışmayla ancak Dicle Vadisinde arzulanan düzeyde yüzey araştırması yapılabilir.
Bu bölge günümüzde bir antik ören yeri olarak sahip olduğu otantik ve doğal bir koruma altındaki haliyle insanların gezip görmeye ve burada kamp kurarak bir süre dinlenmeye uygu bir pozisyonda kaldığı müşahede edilmektedir. Güvenlik açısından sorunların ortadan kalktığı ve huzurun hakim olduğu yörede özellikle macera sever insanların uğrak yeri olan bu yerde köylülerin organik olarak yetiştirdiği sebze ve meyveler ayrıca insanları kendine çeken bir başka etken olarak ortaya çıkmaktadır.
Halihazırda Kumluca Köyünün sınırları içinde kalan bu muhteşem ören yeri maalesef sahipsizlikten virane durumdadır. Kumluca Köyünde Muhtar ile birlikte sadece 5 ailenin yaşamaya devam etmekte olduğunu duyunca gerçekten çok şaşırdık. Çünkü Köyün Dicle nehrine nazır bir pozisyonda olması ve bu durumun mükemmel bir görüntü vermesi galiba henüz keşfedilmiş değildir. Köyün bu gizemli güzelliğinden ödün verilmemesi ve bu güzelliği tamamlayan Dicle Nehri sahilindeki tarihi asırlık çınar ağaçlarıyla birlikte bir bütünlük arz etmesi el değmemiş bakir bir alan olarak yüzyıllardan beri konumunu bu şekilde doğal olarak korumaktadır. Kumluca Köyü, otantik kesme taş evleriyle, anıt çınar ağaçlarıyla, doğal kalesiyle ziyaretçileri beklemektedir. Batman merkezine 25 km. mesafede olan Kumluca Köyü Dicle Vadisinde bulunan Su Çeken (Şikefta) Köyünün tam karşısında Dicle Nehrinin karşı sahilinde bulunmaktadır. Kumluca Köyüne ulaşım Dicle Nehri üzerinde yapılan bir Asma Köprüyle sağlanmaktadır. Ancak yıllardan beri demoklesin kılıcı gibi köyün üzerinde sallanan Ilısu Baraj tehdidi herkesi canından bıktırmış ve yöre insanları bu güzel coğrafyadan ardlarına bakmadan köyden kente göç etmişlerdir.
Değerli dostlar, Kumluca Köyünün sahip olduğu bu zengin tarihi dokusuyla geçmişte bu bölgeye turizm amaçlı olarak Apart Otel ve pansiyon türünde konaklama tesislerinin kurulması için çok uygun bir durumda idi. Ancak yıllardan beri bölgede devam eden terör olayları nedeniyle yörede böylesi tesislerin kurulması kimsenin aklına gelmediği gibi herkes buradan uzak kalmıştı. Şu anda terör sona ermiş durumda, huzur ve sükûnetin bölgeye hakim olmasına az bir zaman kaldı. İnsanların üzerindeki tedirginlik yavaş yavaş izale olmaya ve insanlar şimdilerde daha çok çevre gezilerine önem vermeye başladılar. Bu nedenle Kumluca Köyü yerel bazda çok sayıda yerli turisti kendine çekmeye başlamış durumdadır. Ancak doğa harikası olan bu çevrede turizm alt yapısını geliştirmek ve bu anlamında yatırım yapmak bu günlerde hiç kimseye cazip gelmemektedir. Çünkü Kumluca Köyü ve Alodina Kalesi Ilısu Barajı göl aynası altında kalacaktır. Baraj tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olan bu yöre şimdilerde kaderiyle baş başa kalmış durumdadır. Bu bölgedeki tarihi dokunun tespit edilmesi ve envanter kayıtlarının çıkarılması konusunda henüz bir çalışma yapılmamış, muhtemelen önümüzdeki iki-üç yıl içinde de Ilısu Baraj gölü yükselecek ve Hasankeyf’le birlik bir bütün olarak Dicle Vadisi sular altında kalacaktır.
İnsanlığın anavatanı ve ilk yerleşim yeri olan bu bölge, Ilısu Baraj gölü altında kalacak olması nedeniyle burada bir yüzey araştırması yapmadan ve buradaki yoğun tarihi dokunun tespitini gerçekleştirmeden baraj gölü altında kalmasına göz yummak tarih adına ve insanlık adına büyük bir ayıp olur diye düşünüyorum. Bu işlemler yapılmadan burada Dicle Vadisinde neyi kaybedeceğimizi şimdilik anlamada zorluk çekiyoruz. Şu anda emekli bir vatandaş olmama rağmen görev alanım içine giren yüzey araştırmaları için bana görev düşerse her zaman hazır olduğumu bildirmek istiyorum. Dicle Vadisinin 80 km. lik uzantısını araştırmadan buradaki zengin tarihi dokusuyla birlikte Ilısu Baraj gölüne terk etmek gerçekten insanlığı derin bir üzüntüye sürükleyecektir.
Hoşça kalınız.
Kaynak: turizmhaberleri.com