Baba burnunun 7 deniz mili doğusunda, Dut burnu ile Sivrice burnu üzerindeki Sivrice feneri ve fener binası belirgin maddelerdir. Gece yaklaşmada Sivrice feneri F1(2)W10s10M belirgin maddelerdir.
Tehlikeler
Dut burnu ve Sivrice burnu sahilleri 200 metre açığa kadar sığlık, kuzey sahillerinde yer yer sahilden 150 metre açığa kadar taşlar mevcuttur. Liman (N) rüzgarlarına kapalı olması nedeni ile iyi bir barınma ve sığınma yeri olmakla beraber (S) rüzgarlara açık olması nedeni ile (S) li rüzgarların hakim olduğu dönemlerde barınma ve sığınmaya uygun değildir.
Müsellim Kayalığı
Sivrice burnu fenerinin 2.7 mil güneyinde yer alan Müsellim kayalığı Müsellim geçidinde Midilli adası ile Sivrice burnunun orta sularında su üstü kayası olarak yaklaşıldığında görülür. Üzerinde yerini belirleyen herhangi bir alamet yoktur. Çırpıntıkı havalarda belirgindir. Kayalığın hemen kuzeyinde üzerinde 5.5 metre su olan topuk mevcuttur.
Behramkale (ASSOS)
Kadırga burnunun batısında (N) rüzgarlarına kapalı bir limandır. Limanı Kadırga burnu ve limanın hemen gerisindeki tepeler üzerindeki antik kent kalıntıları belirler. Küçük bir barınağı olan limanın sahili taş yapı pansiyonlar, oteller ve retoranlar ile çevrilmiştir. Haberleşme ve su imkanı olan limanın hemen gerisindeki antik ASSOS kalıntıları belirgindir.
ASSOS
Batı Anadolu’da Troas bölgesinin güneyinde kurulmuş eski bir Anadolu şehri Assos’un M.Ö II bin yılı içinde kurulmuş olduğu ve 1.bin yıl başlarında Lesyos (Midilli); adasındaki Mtymna şehrinden gelenler tarafından bir Aiolia kolonisi haline sokulduğu bilinmektedir. Şehrin daha sonraları M.Ö.VI. yy da Lydiah’lıların ve Pers’lerin egemenliği altına girdi. IV.yy ortalarında şehrin hakimi olarak görülen Hermias’ın daveti üzerine ünlü filozof Aristoteles Assos’a geldi. Büyük İskender’in Anadolu’ya geçişi ile Pers kurtuldu ise de bir süre sonra (M.Ö. 241-133 yılları arasında) Bergama Krallığı’na bağlandı ve M.Ö. 133 yıllında bütün Bergama Krallığı ile Romalıların idaresine girdi. Bizans devrinde Makhramion adı ile anılan ve artık küçük bir şehir niteliği taşıyan Assos 1330 yıllarında Karası Beyliğine katılıdı ve önemini tamamen yitirdi. Şehrin kalıntıları bugün Edremit körfezinin kuzey batı kıyısında 235 metre yükseklikte volkanik bir tepe üzerindedir. Harabenin hemen yanında Behramköy adını taşıyan küçük bir köy vardır. Eski şehrin çevresi 3 km uzunluğunda kuvvetli bir sur ile çevrilidir. M.ÖIV.yy yapı tekniğini gösteren surların önemli kısımları (19 metre yükseklikte) ayakta durmaktadır. Şehrin kurulu olduğu tepenin yamaçlarında tiyatro, gymnasion ve agora gibi yapılara ait önemli kalıntılar bulunmaktadır. Ancak bunların içinde sanat tarihi bakımından en ünlü kalıntı Athena tapınağına ait olanıdır. Tapınak şehrin tepesinin en üst noktasında kurulu idi. Bugün ancak temelleri kalmıştır. Fakat 1881-1883 yıllanrında Assos’ta Amerikalı bilginlerin yaptıkları araştırmalar sırasında tapınağın üst yapısına ait çeşitli mimarlık parçaları ele geçti, bunlar yapının ilk çağlardaki durumu hakkında yeterli bilgi vermektedir. Bir kısmı bugün, İstanbul Arkeoloji müzesinde bulunan bu eserler koyu kül renginde yerle granit taşından işlenmiştir. Başlıca özelliği de sütunların taşıdığı arşitrav’ın alçak kabartma halinde mitolojik hayvan figürleri ile süslenmiş olmasıdır. Arşitrav’ın üzerindeki metoplarda da yine alçak kabartma olarak işlenmiş çeşitli mitolojik kompozisyonlar görülmektedir.
Kaynak: Türkiye Deniz Turizm Rehberi