Dünyanın en tehlikeli askerleriyle aslında ilk defa 1963 yılında tanıştık. Türkiye’nin ilk sualtı taarruz timi, Amerikalılar tarafından Sovyetler’e karşı eğitildi. Türk SAT birliği, gerektiğinde ‘demir perde’nin arkasına geçmek ve o taraftan gelecek tehlikelere karşı anında karşılık vermek üzere kuruldu.
Çünkü o yıllarda ABD için İstanbul Boğazı, Rus denizaltılarına karşı kapatılması gereken en stratejik yolların başında geliyordu. Boğaz, Anadolukavağı ve Yenimahalle Orduevi’nin bulunduğu noktalardan dibe kadar çelik ağlarla örüldü. Sovyetler’in atom bombası yüklü ölüm gemilerinin önü Türk sularında kesildiği için Amerikalılar, okyanus ötesinde rahat uyuyabiliyordu. Soğuk Savaş’ın tehlikeli saatlerinin yaşandığı bu yıllarda ABD, çelik ağlarla yetinmiyor, gerektiğinde sıcak temasa girebilecek çok özel birlikler yetiştirmek istiyordu. O tarihlerde Türkiye’nin su birlikleri vardı ama sualtı timleri yoktu. Türk SAT’ı, bir anlamda ABD’nin nükleer korkusunun bir ürünü olarak ortaya çıktı. Çünkü Amerika, gözünün arkada kalmaması için İstanbul Boğazı’nda baskın, sabotaj, savunma, istihbarat yapacak bir birlik istiyordu. İki süper güç arasındaki nükleer gerilim doruk noktasına çıkarken, 1963 yılında Türk SAT’ının kurulmasına karar verildi.
Savaş şartlarında geçen eğitimler atom silahları konusunda uzman olan Amerikalı Binbaşı Bob Gallagher tarafından verildi. Eğitimler o kadar ağırdı ki 76 kişiden 11 kişi kalıyordu. Vietnam’daki başarılarından dolayı beş kez şeref madalyası alan, ayağında platinle yaşayan ve bazı parmakları olmayan Gallagher, 1. Körfez Savaşı sırasında ateşe verilen petrol kuyularını patlatma yöntemleriyle söndürmeyi başaran sıra dışı bir asker. Vietnam Savaşı boyunca her sene iki Türk timi, Amerikalıların Vietnam’da kullandığı taktikleri, silahları öğrenmek üzere Amerika’ya gönderildi. Gerilla savaş taktikleri, ileri marin keşif, sualtı silahları konularında eğitim aldılar. Sonunda, Amerika ile başa çıkabilecek dünyadaki çok ender timlerden biri yetişti.