DENİZDEKİ ZEHİR

Denizin sayısız yararları arasında öncelik verilen balık türlerinin, yeterince tanınmaması yüzünden sıcakların artmasıyla birlikte tehlikeli hale dönüştüğü belirtildi. Ege ve Akdeniz’de gözlerden uzak deniz sefası sürmek isteyenler, tenha bölgelerde sıkça rastlanan zehirli balıklarla temas edenlerin kalp krizi riskine varan sıkıntılarla karşılaştığı kaydedildi.

250 FARE ÖLÜR
Ege’de en zehirli balık türü olan trakonyanın zehirinin 0,004 mililitresinin 250 fareyi öldürdüğünün bilimsel olarak kanıtlandığı öğrenildi. Ege Üniversitesi Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi (SAUM) Müdürü Prof. Dr. Cengiz Metin, “Trakonya, iskorpit ve sokkan ve vatoz türü zehirli balıklar, oltada sevimli görünebilir. Dokunduğunuzda zehiriyle canavara dönüştüğünü görürsünüz ama artık çok geçtir, hayati tehlike saçabilir” dedi.

KUMLU KIYILAR
Ege Bölgesi’nde genellikle fazla insan hareketi olmayan kumlu kıyılarla bataklık bölgelerde yaşayan trakonya, iskorpit, sokkan ve vatozgillerin zehiriyle tehlikeli sağlık sorunlarına yol açtığını anlatan Prof. Cengiz Metin, bu türlerin iyi tanınması gerektiğini söyledi. Bu zehirli türler arasında iskorpitin şekilsiz görüntüsüyle kolay tanındığını, ancak trakonyanın sevimli haliyle daha büyük tehdit oluşturabildiğini kaydeden Prof. Cengiz Metin şöyle konuştu:
“Yüzgeç ve sırt dikenlerinde zehirler taşıyan trakonya ve iskorpit dokunulduğu anda büyük acı verir. Vatozgiller ise kuyruk kısmında taşıdığı biotoksini, yani zehiri bırakıyor. İnsanlar farklı reaksiyonlar veriyor. Bazılarında vaka, dayanılmaz acının yanısıra kalp krizine varan ağır seyir izleyebiliyor. Sol elde çarpta olduğunda kalbe zarar veriyor. Oltada masum görünen bu balıklar genellikle kumsal, yosunlu ve bataklık bölgelerde yaşar. Oltayla yakalandığında dokunmamak, denize az girilen kumsallarda ayakların sürünerek yürünmesi önlem olarak yeterlidir.”

KORUNMAYA DİKKAT
Ege Denizi’nde en çok trakonya, iskorpit ve sokkan, bazı vatoz türleri zehirli balıkların başında geliyor. Yenildiğinde zehirleyen balon balığının da son yıllarda Ege’ye yaklaştığı belirtildi. Prof. Dr. Cengiz Metin, “Özellikle denize fazla girilmeyen yerlerde ayakkabı giyilmeli, balıkçılar bu balıklara dokunmamalı. Zehir aygıtları sivri ve küçük olan balıkların çarpması sonucu oluşan yara çoğunlukla küçük çaplı, nokta şeklindedir. Zehiri uzaklaştırmak için yara steril bir kesici aletle genişletilmeli ve mümkün olduğunca kanatılmalı” dedi.

ALİ KAYADİBİ YAŞADI, YAZDI…
“O zehiri taşıyorum”
Ege denizindeki balıklar arasında zehirlisinin trankonya olduğunu bizzat öğrendim. Geçen hafta Balıklıova’da çok az insanın uğradığı kıyılarda balık tutma sefası bir anda kabusa dönüştü. Önce elektrik çarpması gibi bir uyarı.. Ardından tanımlanamaz bir acı.. İki ağrı kesici, bir tetanoz iğnesinden sonra bile bu acı 2 saat boyunca kıvrandırıyor.. Sonra o parmak, diğerlerinin arasında günlerce başkasına aitmiş gibi duruyor. Ne acısı ne belirtileri etkili tedaviye yanıt veriyor. Bu başımdan geçen olaylar ne bir gazeteci fantazisi ne bir balıkçı hikayesi.. Yaşanmış bir tecrübedir.
Bunaltıcı sıcak havalarda serin sulara dalıvermenin tarif edilemez bir hazzı vardır. Egelilerin denizle ilişkisi bundan fazla etkinlik içerir. Her Egeli’nin aracının bagajında balık takımları vardır. Benim de öyle.

5 GÜNLÜK İZ
Böyle bir deniz sefasını zehir eden olayı yaşamamın üzerinden 5 gün geçti ama bir parmağım diğerlerine göre hala iki kat büyük. Toplantıda Genel Yayın Yönetmenimiz Şebnem Bursalı’ya özet geçtim. “Yaz” dedi, “İnsanlar bilsin! Bir faydan olsun!”
Olay Balıklıova yakınlarında geçti. Güneşin zirveden düşmeye başladığı saatlerde yüzüp sonra olta takımını çıkardım. Yüzmeye balık tutma keyfini de eklemek istedim. Belime kadar denize girdim ve oltayı salladım. Yemlere iki sert darbeyi hissettikten sonra çektim. İki balık vardı ucunda… Balığın birisini tanıdım ama küçük, karnında mavi çizgiler bulunanı ilk kez görüyordum. İğneden kurtarmak için tuttuğumda sanki elimi elektrik çarptı. Acısı yakıcı ve hızla artıyordu. Deniz kıyısındaki balıkçıya, “Bu balık zehirli olabilir mi?” diye sordum. “Evet” dedi, elindeki aletle bir evi gösterdi; “Git, amonyak versinler. Çok acı çekersin, sonra da sağlık ocağına…”

“KOLUMU KESİN”
Dayanılmaz acıyla direksiyona geçtim. 20 metre sonra yol kenarında bir araca çarptım. Acıdan birşey hissetmiyordum. 7-8 kilometre uzaklıktaki Mordoğan Sağlık Ocağına ne kadan sürede ulaştığımı bilmiyorum. Ağrı kesiciler, tetanoz hiçbirisi kesmedi. “Zehirli balığa dokunan bazı hastalar kolumu kes diye bağırıyor” dedi doktor. O kadar da değil ama o acının üzerine başka nasıl bir fiziki acı olabilirdi diye düşünmedim değil!

TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Zehirli balık çarpmalarında tedavi acıyı hafifletme, zehirin etkisini önleme ve enfeksiyona karşı önlem alınabiliyor. Ama hepsinde zamana karşı yarış var. İşte yapılması gerekenler:
* Görülebilen bir diken, deri parçası veya yabancı cisim varsa yara temiz içme suyu, yoksa deniz suyuyla temizlenmeli.
* Yaralı bölge, dayanılabilecek kadar sıcak suda acı kesilinceye kadar tutulmalı.
* Kanamayı durdurup, yaranın üzeri kesinlikle kapatılmamalı, temizlenip pansuman yapılmalı.
* Yarada enfeksiyon belirtileri varsa bir tıp doktoru gözetiminde tedaviye başlanmalı.
* Zehir danışma merkezine telefon edip doktor yardımıyla ilk yardımı kendiniz yapabilirsiniz. İşte telefon: 0800 314 79 00

Kaynak: Yeni Asır

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !