1928 yılında harf devriminin ardından Türkiye’de çok düşük olan okuryazarlık oranını artırmak için büyük bir seferberliğe girişildi. Bu konuda en önemli görevi, yeni Türk harflerini ülke genelinde halka en kısa zamanda öğretmek amacıyla kurulan Millet Mektepleri üstlendi. Okuma yazma bilsin bilmesin, 16:30 yaş arasındaki her Türk vatandaşının millet Mekteplerine katılması zorunlu kılındı. Atatürk’te başöğretmen oldu. Millet Mektepleri 01 Ocak 1929’da resmen açıldı.
Latin harflerinin kabul edilmesi ve ardından başlatılan eğitim seferberliği, batılı ülkelerde de ilgi uyandırmıştı. Millet mekteplerinin açılışından birkaç gün sonra, 03 Ocak 1929’da New York times gazetesinde çıkan bir yorumda, Türkiye’de halkın davullarla kurslara katılmaya davet edilmesine de göndermeler yapılarak, şöyle deniyordu:
Eğitim alanında cesurca bir atılımdır bu. Biz, kendi çocuklarımız arasındaki okuryazarlık oranını ancak 150 yılda yavaş yavaş yükselte bildik. Yine de on yaşın üzerindekiler arasındaki okuma yazma bilmeyenlerin oranı 1920’de %6 seviyesindeydi. New York da bile bu oran yüzde beştir. Vali Smith, Amerika’da okuma yazma bilmeyen 5 milyon insan bulunduğunu söylemektedir. Mustafa Kemal’in Türkiye’yi okutmak için gösterdiği ilgiyi bizde de olsaydı, okulları devamlı sağlayacak bir yol bulabilir, bunun için gerekiyorsa davulda çalabilirdik.
Ünlü National Geographic dergisi ise, Türkiye okula gidiyor başlığı ile yayınlanan yazı da şu ifadelere yer veriyordu:
Kalem kılıçtan güçlüyse, Türkiye yeni zaferler kazanma yolundadır. Türkiye cumhurbaşkanı, yeni Türk alfabesi uğurundaki Savaşıyla; Sultanların dili yabancı, basını yabancı, düşüncesi yabancı olan şehrini istila etti. Kullandığı silah kılıç değil kalemdir.