Asıl adı Muhiddin Piri olan Piri Reis, Karamanlı Hacı Ali Mehmed’in oğlu ve ünlü Osmanlı denizcisi Kemal Reis’in yeğenidir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1465-1470 yılları arasında Gelibolu’da doğduğu öğrenilmiştir. Denizciliğe Akdeniz’de korsanlık yapmakta olan amcası Kemal Reis sayesinde başlayarak, daha sonraları Osmanlı devleti adına savaşmış ve sayısız seferde başarılar kazanarak ‘’Kaptan-ı Derya’’ mertebesine kadar yükselmiştir.
Amcası Kemal Reis sayesinde onbir yıl Gelibolu’daki bilginlerden eğitim almış olan Piri Reis, sadece kendi dönemi için değil, içersinde yaşamakta olduğumuz bugün dahi değerini halen muhafaza etmektedir.
Yaptığı seferlere bakıldığında; 1487’ de amcasıyla birlikte İspanya’daki Müslümanların yardımına gitmiş; 1491-1493 yılları arasında Sicilya, Sardunya, korsika adalarına ve Güney Fransa kıyılarına yapılan akınlara katılmış ve amcasıyla birlikte Osmanlı devletinin hizmetine girerek 1499-1502 Osmanölı -venedik Şavaş’ında bir savaş gemisine kaptanlık yapmıştır.
Amcasının 16 ocak 1511 tarihinde Sen-Jan Şovalyelerine karşı girdiği bir muhaberede şehit olduğunu öğrenen
Piri Reis’in adeta dünyası yıkılmış, bu gelime üzerine bir anlamda Gelibolu2ya hapsederek hem ‘’Kitab-ı Bahriye’’ adlı eserini hazırlamış, hemde bir ‘’Dünya Haritası’’ çizmiştir. 1512 yılında hazırladığı bahriye kitabını Yavuz Sultan Selim’e arz etme hazırlığında iken padişahın ölümünden sonra, eseri üzerinde bir takım değişiklikler yaparak dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Sülayman’a (1525) sunmaya karar vermiştir.
Bu durumu bahriye kitabının altıncı sayfasında şöyle anlatmaktadır;
‘’Bütün şekil ve açıklamalarımı Gelibolu’da biraraya topladım. Böylece bu kitab meydana geldi. Tertip ettiğim sırada Sultanbahir ve Kilitbahir denen kalelerde idim… Kademe mkademe menzil denizlerde dolaştıktan sonra gelip bu kalelerde tamamladım’’
‘’Lüzumunda istenilen yerin bulunmasında zorluk çekilmemeli. bu kitabın padişa takdim edilmesi benim için çok zordu. Onun için temize çekemedim. Şimdi de bu fakire bu kitabın temize çekilmesi gibi büyük bir emir sadrazam, devletin güneşi ve saadet mehtabı İbrahim tarafından verildi. Ben bu emre uyup kudret ve takatım oldukça Allah’ın yardımı ile bu kitabı temize çekip tamamladım.’’
‘’Padişahın beğenmesini Allah’tan niyaz ederim. Amin’’
Piri Reis, 1516 Mısır seferinde Osmanlı donanmasında kaptan olarak savaşmış, ‘’Kitab-ı Bahriye’‘yi tamamlamasının ardından 1522 yılında Rodos seferine Katılmıştır. 1524’te Sadrazam Makbul İbrahim paşa’yı Mısır’a götüren gemiye kılavuzluk ederek, 1528’den sonrada güney denizlerinde görev yapmaya başlamıştır. Portekizlerin Aden’i alması üzerine, 26 Şubat 1548’de Aden’i geri almıştır.
Büyük bir denizci olduğu gibi aynı zamanda büyük bir coğrafyacı da olanpiri Reis, yaptığı seferler de gezip gördüğü yerleri tarihi ve coğrafi özellikleriyle birlikte kitabında anlatmış ve haritalarını çizmiştir. ‘’Kitab-ı Bahriye’‘nin denizcilikle ilgili bigilerin verildiği başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak bir sonraki nesle yardımcı almak amaçlanmıştır.
Fırtına rüzgar çeşitleri, pusula ve harita gibi coğrafi terimlerin açıklamamalarının ardından deniz ve karaların dağılımları oranları anlatılmıştır. Portekizlilerin denizcilikteki ilerlemeleri ve keşifleri, Çin Denizi, Hint okyanusu, Akdeniz ve Ege Denizindeki rügarlar, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu ayrıntılı biçimde anlatılır. Bunlarındışında asıl metin ise Ege denizi, Adriyatik Denizi, Fransa ve İspanya çevresindeki adalar ile Kuzey Afrika, kıbrıs, Suriye, Filistin’i de içeren coğrafi bilgilerden meydana gelir.
Piri Reis, 1513’te çizdiği ‘’Dünya Haritası’‘nın hazırlanmasında; Kristof Kolomb’un 1498’de çizdiği Amerika haritasında, portekiz ve Arap haritalarından yararlandığını belirtir. Haritadan günümüze ulaşabilen tek parça Avrupa ve Afrika’nın batı kıyıları ile Atlas Okyanusu’nu, Antil Adaları’nı, Orta ve Güney Amerikayı gösterir. Piri Reis her ne kadar adı geçen haritalardan yararlandığını kendisi aktarmış olsa da, bu konudaki şüpheler ve olasılıklar, sebep-sonuçlarıyla birlikte diğer bölümlerde yeniden ele alınarak incelenecektir.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde adeta bir ışık gibi parlayan Piri Reis, 1547 yılında Hint Kaptan-ı deryalığına getirilmiştir. Türk tarihindeki yeri tartışılmaz olup, dünya coğrafya ve denizcilik tarihinide cok iyi bilen Piri Reis, aynı zamanda Osmanlı devleti adına da son derece önemli bir savaşçıdır.