Yelken yarışında yelkene gerek var mı?

Yarış ya da gezi yelkenciliği olsun, doğanın kucağında yapılan mücadeleler en azından ilgilenenlerin temel bilgilere sahip olmasını ister.

Aksi halde beklenmeyen durumlarla karşılaştığınızda tatsız gelişmelerin yaşanması kaçınılmazdır… Aegean Link Regatta’da tanık olduğumuz ibretlik bir olayı aktaralım istedik.

Konumuzun kahramanı kim açıklamayacağız, teknesinin adını vermeyeceğiz. Tüm gelişmelerin kare kare fotoğrafları olmasına rağmen teşhis olmasın diye onları da yayınlamayacağız.

Zira amacımız kimseyi küçük düşürmek, rahatsızlık vermek değil. Tam tersine rahatsızlık duyacağı bir olayı yaşamadan önce kendisine çeki düzen vermesini sağlamak için bir durum tespiti ile dikkatini çekmek.

Arkas Aegean Link Regatta’nın açılışında yaptığı konuşmada Bernard Arkas, “Sadece yarışmak değil amacımız, birlikte eğlenmek” dedi… Bir anlamda bu etkinliğin bir fun regatta olduğunu vurguladı…

Ama eğlenmek için olsa bile, eğer denize açılıyorsanız bu yarış ya da gezi amaçlı olsun fark etmez… Bazı temel kuralları bilmek, temel becerilere sahip olmak, eksiklerinizi görüp bunları gidermek, teknik açıdan donanımlı olmanız gerekir. Aksi takdirde beklenmeyen bir olayla başa çıkmanız olanak dışı kalabilir, eğlence can sıkıcı tatsız bir olayla sonuçlanabilir.

Bu girişin ardından gelelim konumuza…

Çeşme’de başlayıp Sakız Adası’nda sona eren Arkas Aegean Link Regatta’nın ilk yarışında filo rotasını tamamlamış ve tekneler limana bağlanmıştı. Ancak finiş hattı kapatılmamış, Komite Botu demir almamış, şamandıra toplanmamıştı… Besbelli beklenen bir tekne daha vardı…

Uzaklara baktığımızda bir teknenin yaklaştığını gördük. Muhtemelen komite o tekneyi bekliyordu…

Gözümüz dürbünde, kulağımız telsizde izlemeye başladık…

Söz konusu tekne, 10-12 knot rüzgarda, oldukça ağır laçka bir seyirle hatta yaklaştı ve hattı geçmek yerine paralel bir seyirle finiş şamandırasını geçerek yoluna devam etti…

Başhakem, denizdeki bota telsiz aracılığı ile seslenerek, “Şu tekneye bir bakar mısın yarışta mı? Yoksa biz saatlerdir burada boşuna mı bekliyoruz?” diye sordu.

Bot, tekneye doğru motoruna yol verirken, tekneden Komite’ye bir çağrı yapıldı: “Yarıştayız, finiş yapmak için döneceğiz…”

Finiş şamandırasından yaklaşık 10 tekne boyu uzaklaştıktan sonra geri dönen tekne bu kez aksi yönde hatta paralel bir seyre geçince, başhakem bir daha seslendi: “Finiş yapmak için hattı kesmeniz lazım.”

Bu anons üzerine bir tramola daha atarak ve deyim yerinde ise debelenerek finiş hattına yaklaşan tekneden bir çağrı daha geldi:

“Finiş yaptıktan sonra yelkenlerimizi indirmemiz gerekiyor mu?”

Şaka mıydı bilmiyoruz ama, başhakem ciddi ciddi cevap verdi: “Siz nasıl isterseniz öyle yapın!”

Hat kesildi, düdük çaldı, yarıştaki teknenin finişi alındı… Ama sıra furling cenovayı sarmaya gelince, işte o da pek kolay olmadı…

Tekne kendi çevresinde önce bir 360 derece döndü, sonra 20-30 derece daha… Bir süre de öyle seyretti ve yaklaşık 35 dakika süren bir mücadelenin ardından cenovasını toplamayı başardı, motor basarak limanın yolunu tuttu.

O bunları yaparken, Sakız Adası’ndan gelerek finiş hattı çevresinde konuşlanan iki adet kurtarma botundan biri, “ne olur ne olmaz” düşüncesi ile onu çoktan takibe almıştı… Kahramanımız limana girip iskeleye bağlanana kadar da yanından hiç ayrılmadı.

Fazlasını yazmaya gerek yok ama minik bir tırnak açalım.

O sırada rüzgar 10-12 değil de 25-30 knot güçle esiyor olsaydı, acaba bu “eğlence” nasıl sona ererdi?

Serdar Bapoğlu

Kaynak: TurkSail

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !