50 Yaşında Bir Dev SEAWAY

Geçtiğimiz 6 Ocak 2009 günü Seaway 50’nci hizmet yılını kapadı. Tatlısu dolu göller ve kanallar bölgesindeki buzlanmadan ötürü 2 – 2,5 ay kadar hiç bir gemi geçmeyecek buralardan. Kanada böyle bir ülke işte…Kanada’lı şair besteci, şarkıcı Gilles Vigneault’nun dediği gibi “Benim memleketim memleket değil: burası bir kış!”… Seaway aslında Atlantik Okyanusunu Sen Loran nehri ve Montreal üzerinden Ontorio gölüne bağlayan su yolunun adıdır. Bu Ankara – Eskişahir arası kadar olan kısım açıldığında ABD ve Kanada arasında Doğu-Batı yönünde, Atlantik Okyanusundan Kuzey Amerika’nın içlerine kadar giden tam 3.700 kilometrelik bir deniz otoyolu oluşuverdi. Bu yolla birbirlerine bağlanan önemli tarım, sanayi, ticaret ve kültür merkezlerinde bugün 100 milyondan fazla insan yaşıyor ve bu da Kanada ve ABD’nin toplam nüfusunun üçte birine yakındır.

1959’da Seaway açıldığında Kanada’lılar biraz abartıyla “400 yıllık rüya gerçekoldu” demişlerdi. Çünkü bu deniz yolunun önemi taa 1680 yılından beri tartışılıyordu. Bu ilk kısımda rakımı 6 metre olan Montreal’den itibaren gemiler, 7 kapı (bence “Havuz demek daha doğru: İngilizcesi “Lock”, Fransızcası”Ecluse”) aracılığı ile deniz seviyesinden 75 metre yükseltilerek Ontorio gölüne eriştirilir. 2009’da 50 mum üfleyecek olan bu 306 kilometrelik mühendislik harikasını Londra – Ankara arası kadar bir mesafeyi kapsayan bir otoyola döndüren sistem ise toplam 19 kapı ve hiç birinin boyu 100 kilometreyi geçmeyen 6 kanaldan oluşur. Bütün kapı ve kanallardan geçipte Superior gölünün en Batı ucuna kadar giderseniz denizden tam 183,5 metre yükselmiş (başka bir deyişle koskocan 200 metrelik geminizi 60 katlı bir gökdelenin damına çıkartmış gibi) ve Atlantik okyanusundan 3.700 kilometre uzaklaşmış olursunuz ama bu arada neler görürsünüz neler: Doğu’dan Batıya doğru Quebec, Montreal, Toronto, Niagara Şelaleri, Cleveland, Detroit, Chicago, Milwaukee, Duluth,… ve, tabiki Ontorio gölünün Kuzey-Doğusundaki 80 kilometre uzunluğundaki bir alana serpilmiş ve adları “Bin Ada” olan 1865 adacık: Thousand İslands…

Kuzey Amerikalı dostlarımız bu ulaşım yoluna, suyun kimyasal formülüne göz kırparak H2O otoyolu adını takmışlar ama bu yolun gerçek kullanıcıları, gemiciler, armatörler, acenta çalışanları ve tüccarlar, bütün bu ulaşım sisteminin topuna bir den Seaway diyorlar artık.

Seaway’in en can alıcı kısmı şüpesiz 8 kapı kapsayan Welland kanalıdır. Kanalın görevi Niyagara şelalerine batıdan paralel olarak gemileri şelalerin üst seviyesine, Ontorio gölünden Erıe gölüne, 100 metre yukarıya çıkartmaktır. Dünyanın burasında öyle bir su var ki yükselme havuzuna girdiğiniz de daha arka kapı henüz kapanmış ve siz daha geminizi havuzun rıhtımına bağlamaya vakit bulamamışken 10 11 metre yükselmişinizdir de havuzun ön kapısı açılmıştır bile… İnanın geminin yükseldiğini, gökdelenlerde kullanılan hızlı ve modern bir asansörü ile çıkıyormuş gibi hissedersiniz içiniz de!… Valla ben iki kere geçtim burdan…

2008’de bu yörede 2 hidroelektrik santralının inşaatı bitti. Bu yılda da üçüncüsü hizmete girecek ve böylece 5.000 evin daha elektrik gereksinimi karşılanacak, sonuçta da dünyamız yılda 38.900 ton CO2 gazının havaya atılmış olmasından (8.420 arabanın yıllık hava kirletmesi!) kurtulacak.

Sırası gelmişken sıkıcı olup biraz daha rakkam vereyim: Seaway’in üzerindeki bütün havuzların boyları 233,5; enleri 24,4 ve derinlikleri 9,1 metredir. Her havuz yaklaşık 7 ila 10 dakika arasında dolar ve 91 milyon litre su alır. 19 havuzun her gün ortalama 72 kere dolup boşaldığını hesaplar, sonrada son su faturanız da geçen yıl kaç litre su kullanmış olduğunuza bakarsanız oralardaki su miktarı hakkında bir fikriniz oluşur…H2O otoyolunda 45 -50 bin ton yüklü gemiler seyredebiliyorlar. Böyle bir gemi 20 tondan fazla yük alamayan TIR kamyonlarından 2.500’ünün yükünü bir seferde götürüyor demektir. Varın artık yollarımızda ıslanıp pıslanarak dolaşan binlerce kamyonun yaptığı hava kirlenmesini siz düşünün. Göllerde çalışan özel yapım gemilere “Laker=Göl gemisi” deniyor. Seaway açılalı beri Laker’ler de boy ve taşıma kapasitesi açılarından büyük okyanus gemilerine taş çıkarır oldular. İki yıl önce bir yazımda demiştim: göllerde seyrederken suyu kirletmemek için gemi tuvaletlerini kullanamazsınız: girişte mürettebata yetecek sayıda kimyevi tuvalet kiralarsınız ve çıkışta motorla gemiye gelip onları sizden alırlar. Helikopterlerle de boyuna etrafınızda dolaşıp atık su sızdırıp sızdırmadığınıza bakarlar. Eğer çevre kirletmesi yapıyorsanız yandınız… Bunun nedeni de göllerin suyunun İÇİLİR olması: yani çeşme suyu içilir orda… Geçen gemiler de bedevadan içme ve kullanma su tanklarını doldururlar çaktırmadan…

1959’dan beri 50 yıl içinde Seaway’den, toplam değeri 350 milya dolar olan 2,5 milyar ton mal geçmiş. Önemli mi, bilmem ama bu da buralardan yükte ağır, pahada hafif (ortalama dışsatım bedeli 140 $/ton) mal geçtiğini gösteriyor. Ya da az geçiş harcı ödemek için mal bedelini düşük göstermiş uyanık kaptanlar…

Seaway’in 2008 sezonu tam 283 gün sürmüş. bu süre içinde Seaway’den 40,7 milyon ton kargo geçmiş. Geçmiş yıllarda bu trafiğin yılda 60 milyon tonu bulduğu göz önüne alınırsa yüzde 33 bir azalma var demektir. Seaway yöneticileri bu düşüşü bitmiş çelik mamullerinin ithalatının ve buğday ihracatının azalışınabağlıyorlar ama siz gene de yaşadığımız “Global dünya” krizini bir düşünün…

Hepinizi Seaway’in Mart ayındaki açılış törenine, onun 50’inci doğum günü kutlamasına beklediğimi bildirir, gizli bahçelerinizdeki o bin renkli çiçeklerin ve o yemyeşil çimenlerin taze göller bölgesi suyuyla beslenmesini ve sıcacık Akdeniz güneşinin onları pırıl pırıl ışıldatmasını dilerim ki o güzel yüzleriniz hep güler kalsın…

Barış ve Sevgi dileklerimle

Savaş Manço
savas.manco@skynet.be
Bu yazı daha önceden Antalya FEMALE kadın dergisinde yayınlanmıştır
www.female.gen.tr

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !